Yapıta İçkinlik (Werkimmanenz) adı verilen edebiyat kuramı, 20. yüzyılın ilk yarısında özellikle Orta Avrupa’da çok popülerdi. Emil Staiger ve Wolfgang Kayser, Yapıta İçkinliğin en önemli temsilcileridir. Onlar, yaygın olan bu yorumlama biçimine sistemli bir kuram temeli kazandırmışlardır. Aynı zamanlarda ortaya çıkan ve çok benzer biçimde işleyen Yeni Eleştiri (New Criticism) kuramına, Yapıta İçkinliğin Anglo-Sakson karşılığı da denilebilir. Cleanth Brooks başta olmak üzere, William K. Wimsatt ve William Empson’in çalışmaları bu kurama atfedilir. Her iki akım da kesin bir biçimde sanat özerkliği anlayışına dayanır; yazınsal eser, bütünleşik bir yapıt, kendine özgü estetiği olan bir nesne olarak görülür ve onun özenli incelenmesi için birtakım kurallar sunulur. Bu çalışmada, Yapıta İçkinlik ve Yeni Eleştiri’nin temel özellikleri ele alınacaktır. Bir yandan bu girişim edebi kuram tarihine olan ilgiden kaynaklanmakta, öte yandan günümüzün hızla değişen bilimsel kültürü, bu iki çok etkili edebiyat araştırma kuramını hatırlatmayı ya da yeniden tanıtmayı ve en önemli yönlerini değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır. Çalışmanın sonunda, Stefan George’nin "Ölmüş Olduğu Söylenen Parka Gel ve Bak" şiiri üzerinden, Yapıta İçkinlik ve Yeni Eleştiri temelinde bir yorumun nasıl yapılabileceği örneklendirilecektir.
Yapıta İçkinlik Yeni Eleştiri özerklik yakın okuma Stefan George
The German terminology Werkimmanenz, henceforth translated as Work Immanence, describes a theoretical way of approaching literary texts that was particularly popular in Central Europe in the first half
of the 20th century. Its most important representatives are Emil Staiger and Wolfgang Kayser, who gave
a systematic basis to the widespread practice of text-based interpretation. The New Criticism, which
arose contemporarily and works in a very similar way, is so to say the Anglo-Saxon counterpart to the
Work Immanence. Among others, works by Cleanth Brooks, William K. Wimsatt and William Empson
are affiliated to it. Both movements are most definitely based on the conception of artistic autonomy;
hence, literary works are viewed as stylistically cohesive and aesthetically autonomous objects, and
rules are set for their careful and dedicated interpretation. In this article, the Work Immanence and the
New Criticism are explained in their basic features. On the one hand, this is done out of an interest in
the history of theory, on the other hand, the fast pace of the contemporary scientific culture makes it
necessary to recall or re-introduce these two very influential theories of literary studies and review their
most important aspects. The study is concluded with an example analysis based on Stefan George’s
poem Come to the park they say is dead, and view.
Work Immanence New Criticism autonomy close reading Stefan George
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ekim 2022 |
Kabul Tarihi | 29 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 26 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.