Orta çağda Batı Avrupa'dan Fransisken rahipler ve Suriye'den Nesturî rahipler, kendi Hıristiyan mezheplerini ve doktrinini yaymak ve bölgede kiliselerini kurmak için Uzak Doğu'ya gittiler. Benzer hedefleri paylaşsalar da, Fransiskenler ve Nesturîler farklı ikna yöntemleri kullandılar, bu nedenle misyonerlik çalışmalarının sonuçları ve mirası, önemli ölçüde birbirlerinden farklıydı. Moğol bozkırlarındaki mezar taşlarının da kanıtladığı gibi, Nesturîler Uzak Doğu'da dikkate değer ölçüde başarılıydılar; ancak kendi ülkelerinde (Mezopotamya), ironi bir şekilde, giderek marjinalleştirildiler. Buna karşılık, Katolik Fransiskenler ve Uzak Doğu'ya giden diğer Avrupalı seyyahlar, benzer misyonerlik başarısı elde edemediler ve 14. yüzyılın ortalarından sonra bölgede neredeyse hiç izleri kalmadı. Bununla birlikte, kendi ülkelerindeki okuyucuları için yazdıkları seyahatnameler ve mektuplar, hem Orta Çağ'ın sonlarında Avrupa’yı dışa açma hırsları üzerinde hem de on yedinci yüzyıl Çin'indeki Katolik misyonunun dönüşü üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Özetle, Nesturîlerin mirası Orta Asya’daki taş anıtlardı ve Fransiskenler ise Batı'da ilham verici metinler bıraktılar. Uzak Doğu'daki Hıristiyan misyonerlik faaliyetinin ilgili uygulamalarının karşılaştırılması, ortaçağ kültürler arası seyahatin hem menşe bölgelerini hem de varış bölgelerini çeşitli şekillerde nasıl etkilediğini daha iyi tanıtabilir. Bu nedenle, Orta Çağ'ın sonlarında Uzak Doğu'daki Hıristiyan varlığı ortadan kalksa da bu misyonerlerin geldiği toplumlar için kalıcı sonuçlar doğurmuştur.
In the middle ages, Franciscan monks from Western Europe and Nestorian monks from Syria traveled to the Far East to spread the gospel and to establish their churches in the region. Although they shared similar goals, Franciscans and Nestorians employed different methods of persuasion, so the results and legacy of their missionary work differed considerably. The Nestorians were remarkably successful in the Far East, as proven by the gravestones in the Mongolian steppes; in their home countries, ironically, they were increasingly marginalized. In contrast, the Franciscans and other European travelers to the Far East did not achieve similar missionary success and scarcely left a mark on the region after the mid-fourteenth century. The travelogues and letters they composed for their audiences at home, however, had a great impact, both on late-medieval European ambitions to open up the world and on the return of the Catholic mission in seventeenth-century China. In summary, the Nestorians’ legacy was stone monuments in the East and the Franciscans left inspiring texts in the West. A comparison of the respective practices of Christian missionary activity in the Far East may further recognition of how medieval cross-cultural travel affected both the regions of origin and the regions of destination in various ways. Therefore, even though the Christian presence in the Far East vanished in the late middle ages, it had lasting consequences for the societies from whence the missionaries came. It not only broadened the West’s knowledge of the Far East but also influenced the renewal of Christian missions in the region from the seventeenth century onwards.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Çeviri Makalesi |
Yazarlar | |
Çevirmenler | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ocak 2022 |
Kabul Tarihi | 17 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Dergi İletişim: dinbil@alparslan.edu.tr
Din ve Bilim-Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.