İslâm Hukuku kazuist/meseleci yöntemle gelişmiş ilahî kaynaklı bir hukuk sistemidir. Bu özelliğinden dolayı İslam hukuku, müctehidlerin ilmî ve kazaî ictihâdlarıyla gelişim göstermiştir. Sahâbe döneminde İslam hukuku/fıkıh usulü teorik olarak henüz gelişmediğinden müctehid sahâbîler, ictihâd faaliyetlerini vuku bulmuş meseleler üzerine inşa etmiştir. Tâbiîn dönemine gelindiğinde belirli âlimler etrafında fıkıh halkaları oluşmuş ve İslâm hukuk düşüncesinde teorik tartışmalar hız kazanmıştır. Ancak bu dönemde varsayıma dayalı bir hukuk anlayışı henüz oluşmuş değildir. Tebe-i tabiîn döneminde Irak merkezli ehl-i re’y çevrelerinde farazî meseleler üzerinde fıkıh yapma eğilimi başlamıştır. Merkezi Medine olan ehl-i hadis fakîhleri bu yöndeki faaliyetlere olumsuz yaklaşmışlardır. Bu çalışmada hicri ikinci asırda Medine merkezli ehl-i hadisin en önemli temsilcilerinden olan İmâm Mâlik’in farazî fıkıh düşüncesi ele alınacaktır. Bunun için öncelikle İmâm Mâlik’in yetiştiği çevre olması itibarıyla Medîne ilim geleneğindeki sahâbe ve tâbiîn fakîhlerin farazî fıkha bakışları incelenecektir. Böylece İmâm Mâlik’in farazî fıkhın meşruiyetine bakışı ortaya konulacak ve onun ictihâdlarında tespit edilen farazî meseleler değerlendirilecektir.
Islamic Law is a divine-based law system developed by the Casuistic methods. Because of this feature, Islamic law has developed with the scientific and jurisdiction of the mujtahids. Since the fiqh method was not yet developed theoretically during the Sahabah/Companions period, the mujtahid companions built their ijtihad activities only on the issues that had occurred. In the period of Tabiîn/followers of companions, fiqh circles were formed around certain scholars and theoretical discussions in Islamic Law thought gained momentum. But in this period, a hypothetical understanding of law has not yet formed. In the period of Tebe-i Tabiin/followers of the followers, there was a tendency to make fiqh on hypothetical issues in the people of Iraq-based people. Ahl al-hadith scholars, whose center is Medina, have a negative attitude towards such activities. In this study, the hypothetical idea of fiqh of Imam Malik, who was one of the most important representatives of the Medina-based Ahl al-Hadith in the second century of Hijri, will be discussed. For this, first of all, the view of the fiqh of the faqihs who are the Companions and subordinates in the tradition of Madinah, where is the environment where Imam Malik was raised, will be examined. Thus, Imam Malik's view of the legitimacy of hypothetical fiqh will be presented and the hypothetical issues determined in his judgments will be evaluated.
Imam Malik Hypothetical Fiqh Ahl-i Re'y Ahl-i hadith İjtihâd
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 19 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 25 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 2 |
Dergi İletişim: dinbil@alparslan.edu.tr
Din ve Bilim-Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.