Prevalence Of Congenital Missing Permanent Teeth In Children Group Aged Between 5-14 Years Living In The Konya Region: Retrospective Study

Yıl 2020, Cilt: 6 Sayı: 2, 12 - 17, 26.08.2020

Asu Çakır Sibel Yıldırım

Öz

Congenitally missing tooth is anomaly frequent. This anomaly is classified as hypodontia, oligodontia and anodontia. Premolars and incisors are teeth most frequently affected. The congenitally missing teeth may be an important diagnostic feature of numerous syndromes. However one of the most important factors which cause to malocclussion is congenitally missing tooth. This study determined the prevalence of congenital lack of tooth in patient group between age of 5-14 years living in the Konya region. In this retrospective study from Selcuk University Faculty of Dentistry Department of Pediatric Dentistry the records of 9950 patients from a period of 2000 to 2005 were studied. The congenital lack of one or more teeth has been determined in 151 of the 9950 patients. Of all the 151 patients with congenital missing teeth were 0.7% with anodontia, 2.6% with oligodontia and 96.7% with hypodontia.

Anahtar Kelimeler

hypodontia, oligodontia, anodontia, prevalence, children

Konya İli ve Çevresinde Yaşayan 5-14 Yaş Grubu Çocuklarda Konjenital Daimi Diş Eksikliğinin Prevelansı: Retrospektif Çalışma

Öz

Konjenital diş eksikliği sıklıkla karşılaşılan bir anomalidir. Hipodonti, oligodonti ve anodonti olarak sınıflandırılan bu anomaliden en sık etkilenen dişler, kesiciler ve premolardır. Konjenital diş eksikliği birçok sendromun karakteristik özellikleri arasında yer almaktadır. Bununla birlikte konjenital olarak eksik dişlerin malokluzyona neden olan lokal faktörler arasında önemli bir yer tuttuğu bildirilmektedir. Bu çalışmada Konya ili ve çevresinde yaşayan 5-14 yaş grubu çocuklarda konjenital daimi diş eksikliklerinin prevalansının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 2000-2005 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı’na başvurmuş olan hastaların kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Kayıtları incelenen toplam 9950 hastanın 151’inde konjenital daimi diş eksikliğinin yer aldığı saptandı. Bu eksikliklerin, %96.7’sinin hipodonti, %2.6’sının oligodonti ve %0.7’sinin anodonti olduğu belirlendi.

Anahtar Kelimeler

Hipodonti, oligodonti, anodonti, prevalans

Kaynakça

• 1. Arte S. Phenotypic and genotypic features of familial hypodontia, Yliopistopaino, Helsinki, 2001; 1-80.
• 2. Ulgen M. Ortodonti, Anomaliler, Sefalometri, Etioloji, Buyume Ve Gelisim, Tanı, Ankara Universitesi Basımevi, 2. baskı, 2001; 309-353.
• 3. Arte S, Pirinen S. Hypodontia, Orphanet encyclopedia, 2004; 1-7.
• 4. Hall RK. Abnormalities of tooth number, form and size, Pediatric orofacial medicine and pathology, first edition, Chapman & Hall Medical, 1994; 151-181.
• 5. Nordgarden H, Jensen J, Storhaug K. Reported prevalance of congenitally missing teeth in two Norwegian counties, Community Dental Health, 2002; 19:258-261.
• 6. Davis PJ. Hypodontia and hyperdontia of permanent teeth in Hong Kong schoolchildren, Community Dentistry and Oral Epidemiology, 1987; 15:218-220.
• 7. Rølling S, Poulsen S. Oligodontia in Danish schoolchildren, Acta Odontol Scand, 2001; 59, 111-112.
• 8. Goyenc YB (1990) Konjenital dis eksikligi olgularının dissel ve iskeletsel olarak degerlendirilmesi, Doktora Tezi, Dicle Universitesi Saglık Bilimleri Enstitüsü Ortodonti Anabilim Dalı, Diyarbakır.
• 9. Ucok Z. Mongoloidlerde dis eksikligi, I.U. Dishek. Fak. Derg. 1986; 20:71-76.
• 10. Oncag O, Alpoz AR. Dissel anomalilerle birlikte gorulen sendromlar ve tanıyı kolaylastıracak guncel kaynaklar., A.U. Dis Hek. Fak. Derg. 1998; 25(3), 313-319.
• 11. Telli AE, Ciger S. Ikinci kucuk azı disinin konjenital eksikliginde erken ve gec donemde ortodontik tedavi, Hacettepe Dishekimligi Fakultesi Dergisi, 1989; 13(4),211-216.
• 12. John M, Clayton DDS. Congenital dental anomalies occuring in 3557 children, J. Dent. Child, 1956; 23:206-208.
• 13. Guzel KG, Eskitascıoglu M. Konjenital kısmi anodontinin protetik tedavisi, D.U. Dis Hek. Der., 1991; 2(1):46-48.