Bir şey söylerken başka bir şey kastetmek anlamına gelen alegori Türk edebiyatında pek fazla araştırılmış değildir. Aydınlanma öncesi dönemin başat anlatma biçimi olarak telakki edebileceğimiz alegorik anlatım, klasik edebiyatlar içinde en çok klasik Türk edebiyatında kullanılmıştır. Mecaz ve sembol gibi anlam açısından alegoriyle karıştırılan kimi kavramlar vardır. Dolayısıyla alegorinin kavramsal çerçevesinin açık hâle getirilmesi gerekmektedir. Bu makalenin temel amacı, Türk akademisinde neredeyse hiç ele alınmamış olan alegorinin tür mü, tarz mı olduğu meselesini tartışmaktır. Teşhis, iç çatışma, arayış, zamansal ve mekânsal müphemiyet, tenasüp, çokanlamlılık, metinlerarasılık gibi alegoriyi bir tür olarak düşünmemize olanak sağlayan ortak özelliklerine rağmen konu bütünlüğünden yoksun olduğu için alegorinin bir tarz olarak değerlendirilmesinin daha isabetli olacağı düşünülebilir
Allegory, the art of saying something while meaning another,
has rarely been studied in Turkish literature. Considered
as a discursive apparatus of the pre-Enlightenment
period, allegory is used in Turkish literature more than any
other literature. Some concepts such as metaphor, symbol
etc. are confused with allegory. Thus, the conceptual framework
of allegory should be clarified. The main objective of
this article is to discuss whether allegory is a genre or a style,
which has almost never been an academic issue in Turkey.
In spite of its common characteristics that make possible to
think allegory as a genre, such as personification, “bellum
intestinum” (internal conflict), quest, temporal and spatial
vagueness, proportion, polysemy and intertextuality, it will
be more accurate to evaluate allegory as a style because of its
lack of thematic integrity.
Diğer ID | JA35VU77NK |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 37 |