Bu çalışma Orhan Pamuk’un (Nobel Edebiyat Ödülünü 2006 yılında kazanan ilk Türk yazarı) Kırmızı Saçlı Kadın adlı romanında baba-oğul ilişkisini Freudyen perspektifle incelemeyi amaçlamaktadır. Pamuk’un onuncu romanı olan Kırmızı Saçlı Kadın, Batı ve Doğu mitleri, Sophocles’in Kral Oedipus’undaki Oedipus (baba katli) ve Firdevsi’nin Şehname’sinde Rüstem ve Sührab (oğul katli) üzerinden baba-oğul ilişkisini ele alır. Bu mitlerdeki babalar ve oğulların romandaki modern uyarlamaları (büyük-baba) Akın, (oğul ve baba) Cem ve (torun ve oğul) Enver’dir. Ayrıca Akın ailesini terk edip Cem annesinden uzakta, İstanbul’a yakın bir kasaba olan Öngören yakınlarında kuyu ustası Mahmut’a çıraklık yapmaya başladık-tan sonra Mahmut Cem’in babası rolünü üstlenir. Cem ve oğlu Enver farklı nedenlerle babaları tarafından terk edilir.
Bundan dolayı hırçındırlar ve baba imgesine ihtiyaç duyarlar. Ayrıca Cem hayatı boyunca ustası/babası Mahmut’u öldürdüğünü düşünerek vicdan azabı duyar; Enver hayatı boyunca babasının kendisini terk ettiği-ni düşünüp sonunda onu öldürür. Romana adını veren kırmızı saçlı kadın roman boyunca baba-oğul ilişkisi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir, çünkü hem Batılı mitik gelenekteki Jokasta’nın modern versiyonu hem de Doğulu mitik gelenekteki Tahmina’nın modern versiyonu olarak işlev gö-rür. Baba-oğul ilişkisi üzerine Freudyen perspektif kullanan çalışma,ayrıca bu çağdaş trajik romanda otorite/bireysellik kavramları ve bunların Batıda ve Doğudaki anlayış farklılığı üzerine odaklanacaktır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 13 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 8 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License