Ömer Hayyâm (1048-1132?), İran’ın Nişabur kentinde doğmuş, öğrenimini Semerkant’ta yapmış; Belh, Merv, Herat gibi şehirlere seyahat ettikten sonra Selçuklu sultanı Melikşah’ın ölümüne kadar Isfahan’da yaşamıştır. Isfahan’da bir rasathane kurup, gökyüzü, meteoroloji ve değerli madenler ile ilgili çeşitli çalışmalar yapan Hayyâm, yaratılış ve varlık hakkında eserler vermiş; cebir, geometri, astronomi, fizik, tıp ve müzikle de uğraşmıştır. Felsefesi ve daha sonradan tanındığı şairliği ile şöhret bulan Hayyâm’ın rubailerinin kendine özgü edebî özellikleri bulunmaktadır. O, az sözle çok şeyden; yalın dille çok derin konulardan bahsetmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren Türkiye’de Hayyâm rubâîlerine olan ilgi artışıyla rubailer konusunda birçok yazı yazılmış ve rubailerin pek çok tercümesi yapılmıştır. Onun içten, canlı, özlü, eskimeyen, zaman geçtikçe yenilenen, sanat zevki ve şiirsel yeteneği ile oluşmuş rubaileri bestelenmiş ve günümüzde dillerde dolaşmaktadır. Dikkat çekici olan bu eserleri biz de incelemek ve bu rubailerden ne kadar etkilenildiğini göstermek için Farsça orjinalinden yapılan Türkçeleri ile karşılaştırmak istedik.
Umar K̲h̲ayyam (1048-1132) was born in Nishapur in Iran, received his education in Samarkand, and after travelling to cities such as Balkh, Marw and Herāt, he lived in Isfahan until the death of Malik-Shah, the sultan of the Seljuk Empire. Having founded an observatory in Isfahan and making various researches about sky, meteorology and valuable mines, K̲h̲ayyam produced books about creation and existence, and he was interested in algebra, geometry, astronomy, physics, medicine and music. The rubais of K̲h̲ayyam, who later became famous thanks to his philosophy and his poetry, have unique literary characteristics. He wrote with a concise yet complete tone, and though he used a simple language he addressed quite deep matters. Starting from the 19th century, due to the increase in the interest to the rubais of K̲h̲ayyam, many articles have been written about rubais and many translations of the rubais have been made. His rubais, which are sincere, vivid, laconic, timeless, regenerating and formed with ability in poetry and good taste of arts, have been composed and today these are commonly known. In order to analyse these attention-grabbing works and to show how influential these have been, we wanted to compare translations into Turkish with original Persian version.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 7 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 15 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License