Basis of Ottoman thought system is based on the tradition of Islamic and Turkish thought system. It is the infl uence from Ibn Sina and Gazzâlî, Nasir al-Din al-Tusi and Fakhr al-Din al-Râzî to Ottomans in the background of this thought system. Th e assumption, which states that Islamic Philosophy came to a collapsing point with Gazzâlî, can not stand much since a comprehension, which has turned into a philosophic matter, has become to have a command in Ilm al-Kalam. Because Ottoman thought has been in the same parallel in time while Islamic thought has been continuing its existence in the context of Ilm al-Kelâm, philosophy and SuŞ sm. Although there are diff erent views about evaluating the information sources, these two disciplines, which are discussing very similar subjects in metaphysic sense, take on important functions in terms of the development of Ottoman though. Ilm alKelâm and Philosophy relation, which can be dealt as part of philosophy-religion or intelligence-inspiration relationships, had gained an important speed in Ottoman Empire with the “Incoherence tradition”, which started during the time of Mehmet II, and enlightened the horizon of the world “to be about though”. Scholars of that period wrote many works within this framework and made contributions for religion and science. 16th century was not only a period that Ottoman Empire had reached its the most successful political position, it was also a period that in scientiŞ c and cultural areas there was a rise to the top. Th erefore, in regard to the title of the symposium this work will be approached within the context of 16th Century
Ottoman though philosophy Ilm al-Kalam Tehâfüt (incoherence) tradition Ottoman philosophers
Osmanlı düşünce sisteminin temellerini İslâm ve Türk düşünce geleneği oluşturmaktadır. Bu düşünce sisteminin arka planında İbn Sînâ ve Gazzâlî’nin, Nasreddin Tûsi ve Fahreddin Râzi üzerinden Osmanlı’ya ulaşan etkileri söz konusudur. Gazzâlî ile İslâm felsefesinin çökme noktasına geldiği varsayımı, Kelâm’da felseŞ leşmiş bir anlayışın hâkim olmasıyla geçerliliğini pek fazla sürdürememektedir. Çünkü zamanla İslâm düşüncesi kelâm, felsefe ve tasavvuf bağlamında varlığını sürdürürken Osmanlı düşüncesi de aynı paralellikte seyretmiştir. Bilgi kaynaklarının değerlendirilmesi noktasında farklı bakış açıları olsa da, metaŞ zik anlamda birbirine çok yakın konuları ele alan bu iki ilim, Osmanlı düşüncesinin gelişmesi bakımından önemli fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Felsefe-din veya akılvahiy ilişkisi kapsamında da ele alınabilecek kelâm-felsefe ilişkisi, özellikle Fatih döneminde başlayan “Tehâfüt geleneği” ile Osmanlı’da önemli bir ivme kazanmış, düşünce dünyasının ufuklarını aydınlatmıştır. Dönemin âlimleri bu çerçevede pek çok eser kaleme alarak, din ve bilim adına katkıda bulunmuşlardır. Zira Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi alanda en parlak noktaya ulaştığı 16.yüzyıl, bilim ve kültür alanlarında da zirveye doğru yükselişin olduğu bir dönemdir. Bu sebeple sempozyum başlığının da önemine binaen çalışma 16.yy kapsamında ele alınacaktır
Osmanlı düşüncesi felsefe kelâm Tehâfüt geleneği 16yy. Osmanlı düşünürleri
Diğer ID | JA76CF96TM |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 5 |