Bu çalışmada, Aristoteles ontolojisinde töz-öz ikiliği problemini incelemeyi amaçladık. Aristoteles, felsefeye varlık problemiyle başlar. Onun metafiziğinde varlık Antik Çağ Yunan felsefesinin ruhuna uygun olarak öncelikle bir töz problemidir. Çünkü var olan her şey ya tözdür ya da tözün değişik durumlarıdır. Aristoteles töz problemini töz-öz ikiliği üzerinden tartışır. Genelde tözün karşılığı olarak ousia, özün karşılığı olarak da eidos sözcüklerini kullanır. Ama onun ontolojisinde ousia yalnızca töz, eidos da yalnızca öz anlamlarına gelmez. Aristoteles ousia sözcüğünü töz, varolan, varolma, form, öz ve mahiyet, eidos sözcüğünü de öz, biçim, mahiyet, görünüm, doğa ve tür gibi birçok anlamda kullanmıştır. Yalnız ousia Tanrı hariç yalın bir töz değil, maddenin form ile karışmasından oluşan bileşik bir tözdür. Aristoteles, töz ile varlığı, yani bireysel somut varlığı ve gerçekliği, öz ile de biçimi ve bir sınıfın tümüne ait ortak özellikleri kast eder. Aristoteles’in ontolojisinde Platon’un aksine tek bir dünya vardır. O da gerçek (fizik) dünyadır. O zaman gerçekten varolanlar “şu” diye gösterilen tek tek şeylerdir ve onlar madde ve formdan meydana gelmişlerdir. Fizik dünyada gerek madde gerekse form tek başına bulunamaz. Bu nedenle Aristoteles’in ontolojisinde töz (form) ile öz (içerik) tamamen birbirinden ayrılmamıştır. Her ikisi de birlikte varolmaktadır; formsuz öz, özsüz de form olmamaktadır. Eğer töz ile öz arasında bir ayrım varsa, bu ontolojiden ve epistemolojiden değil, mantıktan kaynaklanmaktadır.
Bu çalışmada, Aristoteles ontolojisinde töz-öz ikiliği problemini incelemeyi amaçladık. Aristoteles, felsefeye varlık problemiyle başlar. Onun metafiziğinde varlık Antik Çağ Yunan felsefesinin ruhuna uygun olarak öncelikle bir töz problemidir. Çünkü var olan her şey ya tözdür ya da tözün değişik durumlarıdır. Aristoteles töz problemini töz-öz ikiliği üzerinden tartışır. Genelde tözün karşılığı olarak ousia, özün karşılığı olarak da eidos sözcüklerini kullanır. Ama onun ontolojisinde ousia yalnızca töz, eidos da yalnızca öz anlamlarına gelmez. Aristoteles ousia sözcüğünü töz, varolan, varolma, form, öz ve mahiyet, eidos sözcüğünü de öz, biçim, mahiyet, görünüm, doğa ve tür gibi birçok anlamda kullanmıştır. Yalnız ousia Tanrı hariç yalın bir töz değil, maddenin form ile karışmasından oluşan bileşik bir tözdür. Aristoteles, töz ile varlığı, yani bireysel somut varlığı ve gerçekliği, öz ile de biçimi ve bir sınıfın tümüne ait ortak özellikleri kast eder. Aristoteles’in ontolojisinde Platon’un aksine tek bir dünya vardır. O da gerçek (fizik) dünyadır. O zaman gerçekten varolanlar “şu” diye gösterilen tek tek şeylerdir ve onlar madde ve formdan meydana gelmişlerdir. Fizik dünyada gerek madde gerekse form tek başına bulunamaz. Bu nedenle Aristoteles’in ontolojisinde töz (form) ile öz (içerik) tamamen birbirinden ayrılmamıştır. Her ikisi de birlikte varolmaktadır; formsuz öz, özsüz de form olmamaktadır. Eğer töz ile öz arasında bir ayrım varsa, bu ontolojiden ve epistemolojiden değil, mantıktan kaynaklanmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 25 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 18 |