Günümüzde insan eğitimine ilişkin yürütülen çalışmalara veya tartışmalara baktığımızda, büyük bir çoğunluğunun “insan ve onun eğitimi nedir?” sorusundan çok, daha etkin ve verimli bir eğitim yönteminin nasıl olması gerektiğine yoğunlaştığını, eğitimi, mesleki ve teknik bir sorun çerçevesinde öğretim metodu olarak ele aldığını, ayrıca eğitime sık sık birbiriyle çatışan ahlaki, dini, siyasi, ideolojik ve hatta ekonomik bir takım anlam ve amaçlar yüklediğini görmekteyiz. Ancak bu durumda, “eğitim nedir?”, “insanların eğitilmelerinin amacı nedir?” sorularına felsefi dayanakları bakımından bir yanıt vermek pek mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla insansal bir eğitimin neliği, amacı ve olanağının koşulları git gide unutulmakta ve/veya göz ardı edilmektedir. Peki, ama insanı herhangi bir amacın aracı yapmayan, ideolojik veya dinsel olmayan, taklitçilikten, ezbercilikten uzak, her türlü ahlaki değer yargılarının ötesinde, kişilerin, insan olmanın bilgisini edinebilmelerine yardımcı olan, tam anlamıyla insansal bir eğitim anlayışı olanaklı değil midir?
İşte bu soruya, Takiyettin Mengüşoğlu’nun ontolojik temelli felsefi antropolojiye dayanan insan ve eğitim görüşünden hareketle bir yanıt vermeyi amaçlayan bu çalışma, insanın ve bununla bağlantılı olarak eğitimin neliğini, insanın özerk bir biçimde en temelde ne için eğitilmesi gerektiğini irdelemeyi konu edinmektedir. Eğitimin neliğine, insana özgü fenomenlerden, başarılardan yola çıkarak ışık tutan Mengüşoğlu’nun eğitim görüşü, kişilerin, insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran özelliklerinin bilgisini edinmelerine, olanaklarını geliştirebilmelerine, böylece gerçek anlamda bir insan olabilmelerine yardımcı olan insansal bir eğitimin mümkün olduğunu, tarihsel varlık alanıyla bağını kurarak göstermesi bakımından önemlidir ve dikkatle incelenmeye değerdir.
Considering the research and discussions on human education today, we see that they often focus less on the question of “what is nature of human and its education?” and more on what a more efficient education method should be like; they treat education as a teaching method based on a professional and technical problem, and ascribe to it a set of often conflicting moral, religious, political, ideological, and even economic meanings and purposes. This makes it rather impossible to give an answer to the questions “what is nature of education?” and “what is the purpose of educating people?” on their philosophical basis. Thus, the nature, purpose, and conditions of human education are gradually forgotten and/or ignored. At this point, is it not possible to have an understanding of human education that does not turn humans into a means to an end, that is not ideological or religious, far from the practices of imitating or memorizing, that stands beyond any moral judgment, and that helps people acquire the knowledge of being humans?
Aiming to seek an answer to this question by Takiyettin Mengusoglu’s perspective on human and education on the basis of his ontological anthropology, this article discusses the nature of human and education, and fundamentally what humans should be educated for. Mengusoglu’s perspective on education sheds light on its nature based on certain phenomena and achievements specific to humans, indicating that a human education, which allows people to learn the characteristics of human beings and what distinguishes them from other living beings, to improve their possibilities, and thus to become real human beings, is possible; his view on the matter does so by establishing a connection with the the sphere of historical-being and is thus significant and worthy of careful examination.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 19 |