Tarihsel olarak yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren özellikle Batı toplumlarında ön plana çıkmaya başlayan ve günümüzde de etkisini artırmaya devam eden çokkültürlülük olgusunun, toplumsal konsensüs oluşturma ve toplumsal ayrışma gibi farklı sonuçlar doğurmasının altında yatan nedenleri ve adaletin bu süreçteki rolü incelenmiştir. Çalışmada, çokkültürlülüğün ulus devletler için bir alternatif olarak ortaya çıkışı, toplumlar arasında farklılık gösteren kabul ve uygulama biçimleri üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda, adaletin çokkültürlü toplumlarda birlikteliği nasıl mümkün kıldığı ve farklılıkları barındırırken toplumsal bütünlüğü nasıl sağladığı teorik bir çerçevede ele alınmıştır. Çalışmanın teorik tartışmasında, adalet ve haklar konusunda John Rawls ve Michael Walzer’ın görüşleri temel alınmış ve bu iki düşünürün adalet anlayışlarının çokkültürlü toplumlarda nasıl bir zemin oluşturabileceği irdelenmiştir. Çalışmanın kapsamı, yirminci yüzyılın son çeyreğinden başlayan ve günümüze kadar olan süreci içermekte olup, özellikle Batı toplumlarındaki çokkültürlülük uygulamaları ve bu uygulamaların adalet ile olan ilişkisine odaklanmıştır. Çalışmanın sınırlılıkları, incelenen dönem ve coğrafya ile sınırlı olup, farklı coğrafyalardaki çokkültürlülük ve adalet ilişkisinin incelenmesi başka çalışmaların konusu olabilir. Bu çalışmanın önemi, çokkültürlülük ve adalet arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması ve çokkültürlü toplumların karşılaştığı sorunlara adalet perspektifinden bakılarak çözüm yolları önerilmesi olacaktır. Ayrıca, John Rawls ve Michael Walzer'ın adalet anlayışlarının, çokkültürlü toplumlarda toplumsal bütünlüğü sağlama ve farklılıkları barındırma konusundaki potansiyel katkıları tartışılmıştır.
Historically, the phenomenon of multiculturalism, which has come to the fore especially in Western societies since the last quarter of the twentieth century and continues to increase its influence today, has been studied the underlying reasons for creating social consensus and having different consequences such as social segregation and the role of justice in this process. In the study, the emergence of multiculturalism as an alternative for nation-states, acceptance and application forms that differ between societies. In this context, how justice makes unity possible in multicultural societies and how it ensures social integrity while accommodating differences has been discussed in a theoretical framework. The theoretical discussion of the study was based on the views of John Rawls and Michael Walzer on justice and rights, and it was examined how the concepts of justice of these two thinkers can form a basis in multicultural societies. The scope of the study includes the process starting from the last quarter of the twentieth century and up to the present day, focusing especially on the practices of multiculturalism in Western societies and the relationship of these practices with justice. The limitations of the study are limited to the period and geography under study, and the study of the relationship between multiculturalism and justice in different geographies may be the subject of other studies. The importance of this study will be to better understand the relationship between multiculturalism and justice and to propose solutions to the problems faced by multicultural societies by looking from the perspective of justice. In addition, the potential contributions of John Rawls and Michael Walzer's concepts of justice to ensuring social integrity and accommodating differences in multicultural societies have been discussed.
Keywords: Multiculturalism, Justice, Rights
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk Sosyolojisi, Kültür Sosyolojisi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 27 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Dergimiz EBSCOhost, ULAKBİM/Sosyal Bilimler Veri Tabanında, SOBİAD ve Türk Eğitim İndeksi'nde yer alan uluslararası hakemli bir dergidir.