Soru ve yanıt mantığı, önce Collingwood'un daha sonra Gadamer'in özellikle üzerinde durdukları ve tarihsel anlamanın nasıl olanaklı olabileceğine getirmiş oldukları bir çözüm arayışıdır. Her tarihsel olgu, her yeni dönemde, günün koşullarına ve gereksinimlerine göre, yeniden sorgulanmayı gerektirir. Bu yüzden tarihsel bilgi, sürüp giden bir sorgulama süreci içinde elde edilen ve yenilenen bir bilgi olarak karşımıza çıkar, çünkü her yeni dönem ve her yeni soruşturma tarihsel bilgimizin yeniden gözden geçirilmesine ve oluşturulmasına olanak tanır. İşte soru ve yanıt mantığı, tarihsel süreç içinde zamanla değişen ve gelişen nesnel bilginin gerçekliğine ve mutlaklığına bir karşı çıkış olarak tasarlanmıştır. Makalemizde hem Collingyvood'un ve hem de Gadamer'in tartıştıkları bu sorunun üzerinde durup, aralarındaki benzerlik ve farklılıkları da göstererek, bu yaklaşımın bir tarih yöntemi olarak uygun olup olmadığını inceleyeceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2000 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2000 Cilt: 40 Sayı: 3-4 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.