The purpose of this study is firstly to reveal the philosophical system that Fichte, one of the significant representatives of German Idealist philosophy, laid the foundations of in his work Wissenschaftslehre, and the basic foundations of this system. Another purpose of this study is to show that Fichte’s main aim is to research and reveal the possibility of freedom and human being to become morally better. His philosophy is shaped by his political and moral concerns. Therefore, his philosophy is more concerned with practical issues. Fichte’s system of philosophy is not independent of the philosophy of Kant and Reinhold. Fichte constructs his system by making use of the philosophies of Kant and Reinhold and completing their deficiencies. For Reinhold and Fichte, one of the most serious problems in Kant’s philosophy is the absence of a basic principle. Reinhold resolves this problem by introducing a basic principle, “the Principle of Consciousness”, which can serve as the foundation for all knowledge. However, Fichte rejects this principle, claiming it expresses a fact rather than an act. Fichte’s system is based on three fundamental principles: the absolute self, the self, and the not-self. His entire system is based on the self, or consciousness, which is revealed as an action or an activity. Through abstraction and reflection, Fichte reaches this self or consciousness from empirical consciousness. The main feature of this self is action or activity. After positing itself, the self posits its antithesis, the not-self. For its own being, self-consciousness, and to find oneself acting, the self posits the not-self. Fichte brings these two principles together in the dialectical process’ synthesis stage (the absolute self). They both occur at this stage as entities that partially negate and constrain one another. The relationship between the self and not-self is both theoretical and practical. The not-self determines the self in the theoretical part of Wissenschaftslehre, whereas the self determines the not-self in the practical part. The not-self is the product of the completely active self in the practical part of this book. For him, when there is resistance or an obstacle, the self can become conscious of itself and find itself acting. Positing the not-self as an obstacle and resistance to the self leads to endless striving. The object of this striving is unreachable. Because striving or action is about “ought” rather than “is”.
The Absolute Self The Self The not-self Action Striving Freedom
Bu çalışmanın amacı öncelikle Alman İdealist felsefenin önemli temsilcilerinden biri olan Fichte’nin Wissenschaftslehre adlı eserinde temellerini attığı felsefe sistemini ve bu sistemin temel dayanaklarını ortaya koymaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise Fichte’nin temel amacının özgürlüğün ve insanın ahlaki olarak daha iyi hale gelmesinin olanağını araştırmak ve ortaya koymak olduğunu göstermektir. Fichte’nin felsefesini politik ve ahlaki kaygılar şekillendirir. Bu nedenle felsefesi daha çok pratik meselelere ilişkindir. Fichte’nin felsefe sistemi Kant’ın ve Reinhold’un felsefesinden bağımsız değildir. Fichte, Kant ve Reinhold’un felsefelerinden beslenerek, onların eksiklerini tamamlayarak sistemini inşa eder. Reinhold ve Fichte için, Kant felsefesindeki en büyük sorunlardan biri temel bir ilkenin yokluğudur. Reinhold bu sorunu gidermek için tüm bilgiye dayanak olabilecek “Bilinç İlkesi” adında temel bir ilke ortaya koyar. Ancak Fichte bu ilkenin bir olguyu ifade ettiğini söyleyerek reddeder ve bu ilkenin bir edimi ifade etmesi gerektiğini dile getirir. Fichte, sistemini üç temel ilkeden hareketle inşa eder: Mutlak Ben, Ben ve Ben-olmayan. Tüm siteminin dayanağı kendisini bir edim, etkinlik olarak ortaya koyan Ben ya da bilinçtir. Fichte empirik bilinçten hareketle soyutlama ve refleksiyon aracılığıyla bu ben’e veya bilince ulaşır. Bu Ben’in temel özelliği eylem veya etkinliktir. Ben, kendini koyduktan sonra ikinci aşamada karşıtını, yani Ben-olmayanı koyar. Ben, kendi varlığı, ben-bilinci ve kendini eyleyen olarak bulmak için Ben-olmayanı koyar. Fichte bu iki ilkeyi diyalektik sürecin sentez aşaması (Mutlak Ben) dediğimiz aşamada biraraya getirir. Bu aşamada onlar birbirlerini kısmen olumsuzlayan, kısıtlayan şeyler olarak ortaya çıkar. Ben’in Ben-olmayan ile ilişkisi ise hem teorik hem de pratiktir. Wissenschaftslehre’nin teorik kısmında Ben-olmayan Ben’i belirler, oysa pratik kısmında Ben, Ben-olmayan’ı belirler. Pratik kısımda Ben-olmayan tamamen etkin olan Ben’in ürünüdür. Ona göre Ben karşısına bir direnç veya engel çıktığında kendisinin bilincine varabilmektedir ve kendini eyleyen olarak bulabilmektedir. Bir engel, bir direnç olarak Ben-olmayanın Ben’in karşısına konulması sonsuz çabaya yol açar. Bu çabanın nesnesi ulaşılamazdır. Çünkü çaba veya eylem “olana” değil “olması gerekene” ilişkindir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 62 Sayı: 2 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.