Bu makale Umberto Eco’nun Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi (2004) ve Murat Gülsoy’un Nisyan (2013) romanlarını hafıza ve benlik arasındaki ilişkiye yaklaşımları açısından karşılaştırmaktadır. Yazarların bahsi geçen anlatılarında hatırlama ve unutma deneyimlerini sunarken kullandıkları özgün ve çok katmanlı yöntemler metinleri arasındaki karşılaştırma olanaklarını edebiyatlarının değerlendirilmesi bağlamında ilgi çekici ve anlamlı kılmaktadır. Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi’nde baş karakter inme geçirir ve hafızasını yitirir. Roman karakterin kaybettiği hafızasını okuduğu kitapları onlardan alıntılar yapabilecek derecede hatırlayarak geri kazanma ve böylece yitirdiği benlik algısını edebiyat aracılığıyla yeniden kurma çabalarını anlatmaktadır. Murat Gülsoy Nisyan’da hafıza ve benlik ilişkisine dair benzer meselelere hafıza sürecinin karşı tarafından, yani hastalığa bağlı unutma deneyimi açısından yaklaşmaktadır. Gülsoy’un yazar-anlatıcısı demans nedeniyle hafızasını yitirmektedir. Romanda bu sürecin bir sonucu olarak karakterin benlik algısının parçalanması ve o zihinsel şartlarda son romanını yazma çabaları anlatılmaktadır. Karakterin sarı not kağıtlarına parça parça yazdığı ve bütün bir romana dönüşemeyen karalamaları yitirilen (yazar) benliğin yansımaları olur. Bahsi geçen iki karakter de hayata tutunmak için okur/yazar olarak yazılı olan ya da yazılamayan kelimelere tutunmaya çalışırlar. Bu anlatılarda güvenirlik sorunlarıyla birlikte hafıza süreçleri (unutma/hatırlama) ölüm ve yaşam arasındaki bağı oluşturur. Yazılı olan veya yazılamayan kelimeler parçalanmış hafıza ve benlik yapılarını bir arada tutan (ya da tutamayan) hayat enerjisi görevini görür.
Hafıza Kaybı Demans Benlik Murat Gülsoy Umberto Eco Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi Nisyan
This article compares Umberto Eco’s The Mysterious Flame of Queen Loana (2004) and Murat Gülsoy’s Nisyan (2013, Oblivion) in terms of how they explore the relationship between memory and selfhood. The unique multi-layered ways in which the novelists depict remembering and forgetting render such a comparative analysis insightful. In The Mysterious Flame of Queen Loana, the protagonist, who suffers from memory loss following a stroke, embarks upon a journey of remembering to re-establish who he is/was. In this journey, the books he had read become his guide as he rebuilds his sense of self through his remembering of bookish memories. Approaching the topic from the opposite direction in Nisyan, Gülsoy portrays forgetting as a fragmentation of selfhood through a writer-narrator who suffers from dementia and struggles to write his final book. In his case, his scribbles of yellow pieces of post-it notes serve as the manifestation of the dissolution of his writerly self. The two characters of the two novels lean on the un/written word in their attempts at anchoring back to life as a reader and as a writer. In these narratives, the unreliable memory work becomes the precarious connection between life and death as the un/written word becomes the life force that holds together (or not) the broken structures of memory and selfhood.
Memory Loss Dementia Selfhood Murat Gülsoy Umberto Eco Nisyan The Mysterious Flame of Queen Loana
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 62 Sayı: 2 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.