Osmanlı toplum yapısını oluşturan en küçük birim ailedir. Ailenin devamlılığı neslin devamlılığı anlamına geldiği için sürdürülmesi çok önemlidir. Ancak evliliğin sürdürülebilirliğinin ortadan kalktığı durumlarda boşanma hadiseleri de yaşanmış/yaşanmak zorunda kalınmıştır. Klasik dönem Osmanlı toplumunda boşanma genellikle erkeklerin tekelinde bulunurdu. Bu cümleden hareketle boşanmalar yaygın olarak erkeklerin talâk yetkilerini kullanarak kadınları boşamaları şeklinde gerçekleşirdi. Diğer bir ihtimal anlaşmalı boşanmadır. Kadın ve erkek muhâlea uygulaması ile kendi aralarında anlaşarak boşanabilirler. Muhâle’a uygulaması anlaşmalı boşanma anlamına gelir ve taraflardan hangisi boşanmayı isterse boşanmanın maddi yükünü üzerine alırdı. Özellikle kadınlar için boşanma yolu olarak gösterilen muhâle’a uygulamasında boşanmak isteyen tarafın karşı tarafa teklif götürmesi gerekmektedir. Ancak incelenen Üsküdar sicillerinde durumun aksi olmuş ve muhâle’a ile boşanmak isteyen kadın olmasına rağmen erkeklerden kadınlara şartlı teklif gönderilmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu noktada kadınların boşanmış mı oldukları boşanmak zorunda mı bırakıldıkları sorunsalı ortaya çıkmıştır. Üçüncü boşanma şekli ise tefriktir. Kadınların erkekleri boşaması ise erkeğin bu hakkı eşine nikâh sırasında vermesi halinde gerçekleşebilirdi. Konu ile alakalı bilad-ı selâse olarak ifade edilen ve üç büyük kadılıktan (Eyüp-Galata-Üsküdar) biri olan Üsküdar kadılığına ait mahkeme kayıtlarından faydalanılmıştır. Üsküdar mahkemesine yansıyan 16. yy sonları ile 17. yy başlarından bazı defterlerin taranmaları ile elde edilen veriler sayesinde boşanma esnasında ve sonrasında yaşanan anlaşmazlıklar değerlendirilmeye alınmış ve ilgili başlıklar altında açıklanmaya çalışılmıştır.
The smallest unit that constitutes the Ottoman social structure is the family. Since the continuity of the family means the continuity of the generation, it is very important to maintain it. However, in cases where the sustainability of the marriage has disappeared, divorce events have/had to be experienced. Divorce in classical Ottoman society was generally monopolized by men. Based on this sentence, divorces were common in the form of men divorcing women by using their talaq authority. Another possibility is an uncontested divorce. Men and women can get divorced by mutual agreement with each other. The practice of Muhâle'a means an uncontested divorce and whichever of the parties wanted the divorce would take the financial burden of the divorce. Particularly in the muhâle'a practice, which is shown as a way of divorce for women, the party wishing to divorce must submit an offer to the other party. However, in the Üsküdar records examined, the situation was reversed and it was determined that although there were women who wanted to divorce with muhâle'a, conditional offers were sent from men to women. At this point, the question of whether women are divorced or forced to divorce has emerged. The third form of divorce is separation. Divorcing men by women could only happen if the man gave this right to his wife at the time of marriage. The court records of the Üsküdar kadi, which is one of the three great kadi (Eyüp-Galata-Üsküdar) and expressed as bilad-ı selâse, were used. Thanks to the data obtained by scanning some books from the end of the 16th century and the beginning of the 17th century, which were reflected in the Üsküdar court, the disputes experienced during and after the divorce were evaluated and tried to be explained under the relevant headings.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Aile ve İlişkiler Sosyolojisi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 10 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 21 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 63 Sayı: 1 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.