Denizler uluslararası topluma başta ulaştırma olmak üzere çeşitli imkanlar sunmakta ama aynı zamanda tehlikeleri de bünyesinde barındırmaktadır. Denizlerde seyreden gemilerin ve denizler üzerinde uçan hava vasıtalarının karşı karşıya kaldıkları kazalarda tehlikeli durumda kalan kişilerin aranması ve kurtarılması yüzyıllardır süregelen köklü bir gelenektir. Bununla birlikte, zaman içinde yaşanan önemli kazalar sonunda oluşan çok fazla can kayıpları uluslararası toplumu özellikle uluslararası sözleşmeler ile önlem almaya sevk etmiştir. Bu çerçevede, başta 1979 Hamburg Sözleşmesi olmak üzere çeşitli sözleşmeler yapılmış ve devletlere bazı yükümlülükler getirilmiştir. Bu yükümlülükler içinde kıyı devletlerinin arama kurtarma bölgelerini belirlerken örtüşen alanlar olduğunda sınırları anlaşma ile belirlemeleri kuralı önem arz etmektedir.
Türkiye uluslararası hukukun kendisine verdiği bu yükümlükleri yerine getirmek ve çevre denizlerinde ortaya çıkacak insani yardım ihtiyaçlarını karşılamak için iç mevzuatında gerekli düzenlemeleri yapmış, 1989 yılından bu yana kendi arama kurtarma yeteneğine uygun belirlediği arama kurtarma bölgesi içinde arama kurtarma hizmeti vermeye başlamıştır. Bununla birlikte, Türkiye’nin arama kurtarma bölgesinin bir bölümü, Ege Denizi ve Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY’nin AKB ile çakışmaktadır. Türkiye’nin örtüşen alanlarla ilgili anlaşma yapılması yönündeki çağrıları Yunanistan nezdinde karşılık görmemekte, buna karşın Yunanistan ve GKRY arama kurtarma bölgelerini egemenlik alanı gibi değerlendirip istismar etmektedir.
Bu çalışmada, uluslararası hukukun arama kurtarmaya ilişkin temel ilkeleri özetlenecek, bu ilkeler gereği Türkiye’nin oluşturduğu arama kurtarmaya ilişkin iç mevzuatı ve buna bağlı olarak organizasyonu ile sorumluluk üstlendiği arama kurtarma bölgesi tanımlanacaktır. Çalışmanın son bölümünde, arama kurtarmaya ilişkin hukuk kurallarının Yunanistan ve GKRY tarafından egemenlik iddialarını desteklemek için istismarlarına değinilerek, bu konuda yapılması gerekenler özetlenecektir.
The seas offer various opportunities to the international community, especially in terms of transport, but at the same time, the seas also harbour dangers. The search and rescue of persons in distress in the event of accidents involving ships navigating the seas and aircraft flying over the seas has been a long-standing tradition for centuries. However, the high number of casualties resulting from major accidents over time has prompted the international community to take measures. In this framework, various conventions, particularly the Hamburg Convention of 1979, have been concluded and certain obligations have been imposed on states. Among these obligations, the rule that coastal states should resolve the borders by agreement when there are overlapping areas while determining the search and rescue zones is important.
Türkiye has made the necessary arrangements in its domestic legislation in order to fulfil these obligations imposed on by international law and to meet the humanitarian aid needs that may arise in the surrounding seas, and since 1989, it has started to provide search and rescue services within the search and rescue zone it has determined in accordance with its own search and rescue capability. However, a part of Türkiye’s search and rescue zone overlaps with the search and rescue zones of Greece and Greek Administration of Southern Cyprus in the Aegean Sea and the Mediterranean Sea. Türkiye’s calls for an agreement on overlapping areas are not responded to by Greece, whereas Greece and the Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus consider and exploit the search and rescue zones as sovereign territory.
In this study, the basic principles of international law on search and rescue will be summarised, the domestic legislation on search and rescue established by Türkiye in accordance with these principles and the search and rescue area for which Türkiye has assumed responsibility will be defined. The last part of the study will summarise the abuses of the rules of law on search and rescue by Greece and the Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus in order to support their sovereignty claims and summarise the actions to be taken in this regard.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Basın ve Haberleşme Hukuku |
| Bölüm | Kamu Hukuku |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 6 Ocak 2025 |
| Kabul Tarihi | 10 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 30 Sayı: 52 |