Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’e kadar hâkim olan dini ve hanedan merkezli tarih anlayışı, 19. Yüzyılda tarih anlayışlarında meydana gelen değişiklikler ve Osmanlı Devleti’nin geçirmiş olduğu süreç, devlet yönetiminde etkin olan zümrenin Türkçü ve milliyetçi bir tarih anlayışına yönelmesine sebep oldu. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren süregelen gelenekçi tarih anlayışı devletin fiilen ortadan kalktığı dönemlere kadar sürdü.
Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde ise dini ve hanedan merkezli tarih anlayışı yerine milli ve Türkçü bir politika izlenmeye başladı. Siyasi ve askerî alanda varlığını kanıtlayan Türkiye Cumhuriyeti, tarih ve kültürel alandaki çalışmalar ile bu başarılarını pekiştirme amacındaydı. Bu amaç doğrultusunda çeşitli araştırmalar yapılmaya başlandı ve Türk Tarih Tezi araştırmaya ve eleştiriye açık tezler ortaya atıldı.
Cumhuriyetin ilanından sonra Batılı anlamda bir eğitim modeli benimsendi ve söz konusu eğitim sistemi hakkında görüşlerine başvurulmak üzere bir takım yabancı araştırmacılar Türkiye’ye davet edildi. Bunlardan ilki Kolombiya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. John Dewey idi. 1923 yılında davet edilen Dewey, 1924 yılında Türkiye’ye gelerek; İstanbul, Ankara ve Bursa’da çeşitli temaslarda bulundu ve Türk eğitim sistemi hakkında raporlar sundu. Batılı eğitimcilerin sunmuş olduğu bu raporlar Türkiye’deki eğitim sistemine katkı sunmuş ve gelişmesi için yol gösterici olmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 7 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |