Türk sinemasının masal formu ile tanışması, 1970’li yıllara tekabül etmektedir. İlk örneklerini Batı kaynaklı masalların sinemamıza uyarlanması ile birlikte veren tür, sadece çocuk seyirciye yönelik gibi görünse de masalların alt metinleri bu görüşün bir yanılgıdan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Masallar özellikle kadının toplumsal yapıdaki konumuna dair birçok söylem üretmiştir. Masallarda kadınlar; güzellik, cinsellik, cadılık, evlilik, annelik, savunmasız olma, kaderine boyun eğme, saf olma veyahut kötücül zekâya sahip olma gibi nitelikler etrafında kodlanmışlardır. Feminist ideoloji, söz konusu kodların ataerkil düşüncenin ürünleri olduğunu iddia etmektedir. Feminist film kuramı ise bu düşüncenin ekseninde gelişmiş ve filmlerin kadınlara yönelik üretmiş olduğu eril söylemlere eleştirel yaklaşmıştır. Çalışmanın amacı, Yeşilçam’dan seçilen üç masal uyarlamasını feminist film kuramı eşliğinde incelemek ve feminist film kuramının ortaya koymuş olduğu argümanları filmler üzerinden tartışmaktır. Çalışmanın örneklemini oluşturan filmler, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler (1970, Ertem Göreç), Ayşecik ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde (1971, Tunç Başaran) ve Külkedisi Sinderella’dır (1971, Süreyya Duru). Çalışmada öncelikle feminist düşünceye ve feminist film kuramına dair bir alanyazın taraması yapılmış, ardından örneklemi oluşturan üç film betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Filmlerin analizi, feminist film kuramının argümanlarından yola çıkarak belirlenmiş olan dört kategori üzerinden gerçekleştirilmiştir. Söz konusu kategoriler oluşturulurken feminist film kuramının üzerinde düşünmüş olduğu temel kavramlardan olan güzellik, evlilik, ev ve kadınlık ifadelerinden yararlanılmıştır. İncelenen her üç filmde de kadına yönelik benzer kodlara rastlanmıştır. İyi kadınlar, güzel, saf ve cefakâr olmalarıyla ön plandadırlar. Güzellik ödün verilmeyen ve prensesleri hikâyelerinin sonunda mutluluğa kavuşturan en etkin silahlarıdır. Burada mutlu sondan kasıt ise mutlak suretle evliliktir. Masal filmlerinin kötü kadınları ise genellikle çirkin cadı kılığına bürünürler ve oldukça zekidirler. Fakat masallarda iyiler her daim kazandığından bu kötü kadınların hiç şansı yoktur. Masal filmlerinin söz konusu kodları, Yeşilçam melodramları ile oldukça uyum içindedir. Nitekim melodramların kadın kahramanları soylu bir prenses olmasalar dahi yazgıları, masalların prensesler için çizmiş olduğu yazgıya fazlasıyla benzemektedir
The meeting of Turkish cinema with the tale form corresponds to the 1970s. Although the genre, which gives its first examples with the adaptation of Western tales to our cinema, seems to be aimed only at children's audiences, the sub-texts of the tales reveal that this view is a misconception. Tales have produced many discourses, especially about the position of women in society. Women are coded around qualities such as beauty, sexuality, witchcraft, marriage, motherhood, being vulnerable, resigned to one's destiny, being naive, or possessing malevolent intelligence in the tales. Feminist ideology claims that these codes are the products of patriarchal thought. Feminist film theory developed on the axis of this thought and approached the masculine discourses produced by films for women critically. The aim of the study is to examine three selected tale adaptations from Yeşilçam in the context of feminist film theory and to discuss the arguments put forward by feminist film theory through films. The films that make up the sample of the study are Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler (1970, Ertem Göreç), Ayşecik ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde (1971, Tunç Başaran) and Külkedisi Sinderella (1971, Süreyya Duru). In the study, first of all, a literature review on feminist thought and feminist film theory was made, and then the three films that formed the sample were analyzed with descriptive analysis method. The analysis of the films was carried out through four categories, which were determined based on the arguments of the feminist film theory. While creating the aforementioned categories, the expressions of beauty, marriage, home and femininity, which are the basic concepts of feminist film theory, were used. Similar codes for women were found in all three films examined. Good women are beautiful, pure, and suffering. Beauty is the most effective weapon that does not compromise and brings happiness to the princesses at the end of their stories. Here, what is meant by a happy ending is absolutely marriage. The bad vomens of tale movies, on the other hand, generally disguise as ugly witches and are quite intelligent. But in tales, these bad women have no chance because the good ones always win. The codes of fairy tale films are quite compatible with Yesilcam melodramas. Although the heroines of the melodramas are not noble princesses, their fate is very similar to the fate that tales have drawn for princesses.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 10 Sayı: 1 |