Kural olarak bir hukuki işlem sadece o işlemin taraflarınca bizzat yapılır ve sadece onların üzerinde hüküm ve sonuçlarını doğurur. Ancak ekonomik hayatın gelişmesi, taraf olunan işlemlerde uzmanlığın aranması ve öneminin artması ile işleme girişilen hukuki ilişkilerde ve işlemlerde uluslararası olma niteliğinin ortaya çıkması kişilerin hukuki işlemleri bizzat yapması olanağını azaltır hale gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak temsil kurumunun önem ve değeri de artan bir özellik göstermektedir. Temsil sayesinde kişiler bizzat hukuki işlem yapma zorunluluğundan kurtulmakta, temsilci aracılığıyla işlem yapabilmektedirler. Temsil kurumu bu işlevinin yanı sıra, hukuki işlem ehliyeti olmayan kişilerin de hak sahibi olma ve borç altına girebilmelerine olanak sağlamaktadır.
Temsil kurumu, Türk Borçlar Kanunu’nun 40 ve 48. maddeleri arasında genel olarak düzenlenmiş; yine Kanun’un 547-554. maddelerinde de özel olarak hüküm altına alınmıştır. Temsilin pek çok görünüm şekli vardır; bunlardan biri de doğrudan temsildir. Doğrudan temsil, temsil kurumunun en yaygın hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğrudan temsilci, temsil olunan kişinin çizdiği yetki sınırı içinde hareket etmelidir. Aksi takdirde yetkisini aşmış olacak ve sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Bu çalışmada doğrudan temsilin genel olarak şartları ve doğrudan temsilcinin yetkisini aşmasının sonuçları üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.