Hayat insanların pek azına arzu ettikleri yaşam koşullarını sunar, ancak çoğu zaman insanların iç dünyasındaki isteklere kayıtsız kalır, bazen de insanlar hayatın kendilerine karşı kayıtsız kaldığını düşünebilir. Hayatın anlamını sorguladığında kendisi açısından doyurucu sonuçlara ulaşamayan birey yaşamın anlamsızlığına hükmedebilir. Hastalık, kaza veya başkaca nedenlerle sağlığını yaşamdan zevk almayacak düzeyde kaybeden, aynı nedenlerden dolayı dayanılmaz ağrılar duyan, acı çeken bireyler yaşamı çekilmez bulabilir. Bu durumdaki birey yaşamak yerine ölümü tercih ederse ne olacaktır?
Çağlar boyunca düşünürler, bireyin yaşamayı reddetme ve ölümü seçme konusunda bir hakkı olup olmadığı sorusuna çözüm aramıştır. Din adamları da aynı soruya kayıtsız kalmamış ve dinlerin koyduğu kurallar içinde bu soruya yanıt getirmeye çalışmıştır. Bireyin ölüm tercihi bir hak olarak düzenlenecek midir? Başka bir söyleyişle yaşam hakkı karşısında bir ölme hakkı var mıdır? Bu çalışmada bireyin ölme tercihinin bir hak olarak düzenlenip düzenlenmeyeceği konusu ele alınacaktır. Konu incelenirken ölme hakkının kapsamı, eski çağlardan bu yana ölme hakkı üzerinde düşüncelerle, dinlerin konuya bakış açısı anlatılacak, karşılaştırmalı hukuktaki durum, Türk hukukundaki durum ele alındıktan sonra güncel tartışmalara girilerek tartışmaların değerlendirilmesi yapılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2009 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: XIII Sayı: 3-4 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.