Türkiye’de, genellikle, demokrasi denince akla 1950 seçimleri; insan haklarından söz edilince ise 1961 Anayasası gelir. Kuşkusuz demokrasi süreci bakımından 1950 seçimleri ve insan haklarının hayata geçirilmesi açısından 1961 Anayasasının önemi çok büyüktür. Ancak söz konusu tarihler ve bu tarihlerde yaşanan gelişmelerin derin bir tarihsel birikimin ürünü olduğunu unutmamak gerekir. Bu bağlamda Türkiye’de demokrasinin kurulması ve insan haklarının işlerlik kazanmasında, Osmanlı birikiminin ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşanan deneyimlerin payı inkar edilemez. Konuya Osmanlı dönemi açısından bakıldığında, yeni Türk Devletinin demokrasi ve insan hakları bakımından aldığı biçimin, Osmanlı dönemdeki kazanımlar üzerine kurulu olduğu görülür. Bu noktada hemen ifade etmek gerekir ki, Osmanlı deneyiminin bu anlamda zirve noktasını 1909 Anayasası oluşturmaktadır.
Çalışmada, önce, kısa bir biçimde, başlangıçtan II. Meşrutiyete kadarki süreç içinde Osmanlı birikimi ele alınacak ve ardından bu birikim içerisinde 1909 Anayasasının yeri tespit edilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki, çalışmadaki değerlendirmeler, daha ziyade hukuki metinler üzerinden yapılacak, bu metinleri ortaya çıkaran sosyo-ekonomik ve düşünsel nedenler ele alınmayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2008 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: XII Sayı: 1-2 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.