Genişleme ve ekonomik bütünleşme sürecini büyük ölçüde başarıyla tamamlayan Avrupa Birliği (AB) için siyasal bütünleşmeyi sağlayacak, birçok farklı antlaşmanın ortaya çıkardığı karmaşayı önleyecek bir anayasa, artık deyim yerindeyse kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Bir yandan üç sütunlu yapı, diğer yandan genişlemenin Birliğin kurumsal yapısı üzerinde yaptığı baskı, AB’de karar alma mekanizmaları ve kurumsal işleyişin yeniden gözden geçirilmesini gereğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. AB siyasal ve hukuksal alanda 21. yüzyıla hazırlanabilmek için yeni kapsamlı bir çerçeve yasaya ihtiyaç duymuştur. Anayasa sadece yasal politikaları değil aynı zamanda siyasal ve ekonomik politikaları da kapsayan; sonuçta, “Birleşik Avrupacın temellerini atmaya çalışan bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında bu Anayasa 1984 yılında Altiero Spinelli’nin yapmış olduğu “Avrupa Birliğinin oluşturulması” önerisinin de bir sonucu olarak değerlendirilebilir1. Hatırlanacağı gibi Avrupa Parlamentosu, 14 Şubat 1984 tarihinde Spinelli’nin hazırlamış olduğu taslağa dayanan “Avrupa Birliğini Kuran Bir Taslak Antlaşma”yı da içeren bir kararı büyük bir çoğunlukla kabul etmiştir. O dönemde çok gerçekçi bulunmayan bu tekliften sonra -politik süreç olarak ele alındığında çok da fazla kabul edilmeyecek bir süre içinde- AB politika yapıcıları, yeni bir Anayasa hazırlığı içine girmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2005 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2005 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: IX Sayı: 1-2 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.