ÖZET
Mistik şiirin
dünyasının sınırlarını belirlemeye çalışırken mistik olanı şiirden ayırma
güçlüğüyle yüz yüze gelebiliyoruz. Sanat ve özelde şiir, diğer kültür
değerlerinin yanında nitelik bakımından mistik ögelerle iç içe değil midir
zaten? Bu konuya değinme biçimimiz, sorunu kavrayışımızı belirleyen çeşitli
unsurlar ve mevcut tanımların subjektif içeriği, incelemenin ne tarafa
çekilirse o tarafa gidebilir olmasını doğuruyor. Bu nedenle olsa gerek poetika yazarları ve eleştiri kuramcıları nesnellik
adına bu sorunla yüzleşmekten hep kaçınmıştır. Fakat yine de şiirin, onu ortaya
çıkaran koşullar itibarıyla son derece gizemli bir var oluş biçimini imlediği
gerçeği dikkatten kaçmıyor. Buna “mistik duyuş” adını vermek bir kolaycılıktan
daha çok, mistik duyuş dediğimiz şeyin bir şairin deneyimlemiş olduğu şiirsel
yaşantılarla bire bir özdeşlik göstermesinden ileri geliyor. Bu yalnızca bir
benzerlik midir, yoksa her iki durumun da aynı kaynağa ait olduğunu kanıtlayan
bir gerçekliğin iki ayrı yüzünü gösteren yüzeysel bir ayrımdan mı ibarettir? Bu
çalışma şiirin arkasındaki sisler içindeki dünya ile mistik duyuşun temel
itkilerini ortaya çıkaran dünyanın aynı yer olduğunu savunuyor. Aradaki tek
fark yaşantı ile o yaşantıyı sözcüklere döken şairin söyleyiş yetkinliği olarak
görülmelidir.
Anahtar
Sözcükler: Şiir, Mistik Şiir, Poetika, Mistik Duyuş
ABSTRACT
While trying
to determine the boundaries for the world of mystic poetry, we might face the
difficulty to separate the mystic from poetry. Doesn’t art, and poetry in
particular, qualitatively commune with mystic elements along with other
cultural values? The way we deal with this issue, various factors shaping our
comprehension of the problem, and the subjective content of the current
definitions bring about a situation in which the investigation might go
wherever wanted. It is probably for this reason that poetic authors and
critical theorists have always abstained from facing this issue in terms of
objectivity. But, still and all, the fact that poetry implies a highly
mysterious existential form with regard to the conditions revealing it does not
escape from attention. To call it as ‘mystic sense’ arises from the exact
resemblance of what we call mystic sense with poetical experiences that a poet
tries, rather than a shortcut. Is this just a similarity or just a superficial
difference revealing the two different faces of a reality proving that both
situations belong to same source? This study defends that the misty world
behind poetry and the world that unveils the basic urges of mystic sense are
the same place. The only distinction between should be consider as the
experience and the uttering competence of the poet who verbalises that
experience.
Keywords:
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
DERGİPARK bünyesinde faaliyet gösteren Edebî Eleştiri Dergisi (Journal of Literary Criticism) hakemli ve bilimsel bir dergidir. Dergimiz, hem ulusal ölçekli TR DİZİN'de hem de uluslararası ölçekli MLA'da taranmaktadır.