Türkiye’de sağlık ve sosyal güvenlik ile ilgili ilk yasal düzenlemeler, Cumhuriyetin kurulması ile birlikte devletçilik ve halkçılık ilkesine uygun olarak olgunlaşmıştır. Ancak, 1929 ekonomik bunalımı ile birlikte, toplumsal altüstlere neden olan yapısal bir kriz dönemi yaşanmıştır. Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun bugün ülkeler, giderek artan taleplerle, kaynak kısıtlılığıyla, eşitsizliklerle, yeterli miktarda ve nitelikte sağlık insan gücü oluşturma gibi bir dizi zorluklarla başa çıkmaya yönelik ve bu yönde sağlık sistemleri oluşturma ve bir takım stratejiler geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu stratejilerin gelişiminde belirleyici özelliği olan Dünya Sağlık Örgütü DSÖ , 1946’da Anayasa’sına koyduğu sağlık tanımı olan “bedensel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam iyilik durumu”nu, 1981’de “kendilerine sosyal ve ekonomik olarak üretken bir yaşam sürdürmeye olanak sağlayan sağlık düzeyi: 2000 yılında herkes için sağlık” olarak yeniden belirler. Bunun anlamı: “Herkes kendi sağlığından sorumludur. Bunun için de üretmek, kazanmak ve ödeme yapmak zorundadır”. Türkiye’de de çıkış aramaya yönelik ekonomik, siyasi ve ideolojik tercihler, sosyal politikaların değişimini sağlamıştır. Son yirmi yıldır ülkede uygulanan sağlık politikaları, kamu sağlık hizmetlerine desteğin kesilerek kamu sağlık hizmetlerinin çökertilmesi, kamu sağlık kuruluşlarının bu desteği yurttaştan ek ödemelerle karşılamaya çalışması ve böylelikle birer özel kuruma dönüşmesi, kamu sağlık fonlarının başka alanlara aktarılması ve sağlanan kolaylıklarla özel sektörün öne çıkarılması biçiminde özetlenebilir
The first legal regulations concerning healthcare and social security were made and improved in accordance with the principles of etatism and populism when the Turkish Republic was first founded; however, with the 1929 crisis, a sructural crisis occured, which led to social havoc. National health systems, however developed they are, have been trying to overcome the shortages of financial sources, unequality, the increasing need for more healthcare and the need for more staff who are well-educated, they also have been trying to develop some strategies to overcome these difficulties. The World Health Organisation WHO , which has a determining role in developing such strategies, defined health in 1946 as “complate well-being, both mentally and socially”, this defination changed in 1981 as “the health level providing people with socially and economically productive life” and in 2000 health was defined again as “health for everbody”, so he/she has to produce something, earn his/her own living and pay for their needs. In Turkey, the economic, political and ideological preferences to deal with these disorders have brought changes in social policies, as well. The health policies which have been implemented in Turkey for the last twenty year, can be summarised as the collapse of public health services by cutting the support for public health services, thus the efforts of searching for this support by public health institutions by charging the citizens more money, turning the public institutions into private firms, and the canalisation of public funds to other areas and the supporting of the private sector
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Özgün Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 22 Sayı: 1 |