1937–1949 yılları arasında SSCB çatısı altındaki sekiz topluluktan (Volga Almanları, Karaçaylılar, Kalmuklar, Çeçen-İnguşlar, Balkarlar, Ahıska Türkleri ve Kırım Tatarları) yaklaşık iki buçuk milyon kişi Stalin döneminde çıkarılan bir kararla vatanlarından çıkarılarak Orta Asya’ya sürgüne gönderildiler. Kararın gerekçesi bu halkların II. Dünya Savaşı boyunca düşmana yardımcı olmak suretiyle vatana ihanet etmeleriydi. Ne var ki bu suçlama herhangi bir araştırma, mahkeme ya da hükümle desteklenmedi. Kararın adilliği hakkındaki tartışmalar bir yana bırakılacak olsa bile Stalin döneminde gerçekleşen bu sürgünler Stalin’in “milletler politikasının” en saldırgan ve Sovyet tarihinin de en trajik kısımlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Aradan geçen yarım yüzyılı aşkın zamana rağmen sürgünün etkileri sürülen halklarda hâlâ hissedilmektedir. Bu anlamda Kırım Tatarları da 1944 yılının Mayıs ayında kimliklerinin bir parçası olan Kırım yarımadasından sürülerek Orta Asya’ya gönderildiler. Bu sürgün, Kırım Tatarlarınca daha çok Stalin ve Stalin sonrası Sovyet rejiminin ulusal miraslarını, kimliklerini ve anavatanlarına olan bağlılıklarını bastırma ve siyasi, ekonomik, askeri önemi nedeniyle vazgeçemedikleri Kırım’ı Slavlaştırma yolunda attıkları bir adım olarak algılanmaktadır. Bu anlamda barındırdığı zorluklara rağmen yaşanılan bu sürgün ve ardından başlayan vatana dönüş mücadelesi etnik bir grup olarak tanımlanan Kırım Tatarları’nın ulus bilincini kazanmaları sürecinde çok önemli bir basamak olmuştur
Kırım Tatarları Stalin’in Sürgün Politikası Kırım Yarımadası Ulus Bilinci
Approximately two and a half million people belonging to eight different nations, who have lived under the roof of USSR, (the Volga German, Karachais, Kalmyks, ChechenIngushs, Balkars, Meskhetian Turks and Crimean Tatars) have been displaced from their homelands and deported to Central Asia by a decree of Stalin within the years of 1937-1949. The reason of decree was betrayal to USSR during the World War 2, although the decree was not supported by any investigation, trial or judgment. Even leaving the debates about the fairness of the decision, Stalin’s era deportations were evaluated as one of the most aggressive part of Stalin’s “nationality policy” and one of the most tragic landmarks of Soviet history. The affects of the deportation have been still felt among the deported nations even after more than half a century of the deportation. In that sense, Crimean Tatars have been deported from Crimean peninsula, where gave to their nationality its identity, to Central Asia in May, 1944. That of deportation was perceived by Crimean Tatars as a step of Stalin and post-Stalinist Soviet regime in order to suppress the Crimean Tatars’ national heritage, identity and memory of their homelands and to provide the Slavization of Crimean peninsula, where carries political, economic and militaric importances. In that regard, the deportation with all its difficulties and the afterward struggle of “return to homeland” became a very important step within the Crimean Tatars’ process of gaining their national consciousness
Diğer ID | JA64DV66NP |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 6 Sayı: 2 |
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.