A NATO-like defense cooperation framework among the Turkic states is both viable and necessary, given the shared security concerns, geopolitical pressures, and the decline of existing security institutions such as the OSCE in the region. This paper explores the viability of a NATO-like defense cooperation among the Turkic states. While several challenges such as divergent security perceptions, differing foreign policy orientations, and the institutions’ limited capacities must be overcome, there are also several catalysts that could provide impetus for new security cooperation arrangements. Türkiye’s military capabilities as the only member of NATO in the region is particularly important. Furthermore, an ongoing imbalance in Armenia’s favor, supports the establishment of a security cooperation framework among the Turkic states. The developments in Ukraine and Crimea point to the necessity of a collective defense arrangement amid an increasingly insecure environment for the Turkic states. While initially beneficial, the OSCE has gradually and mostly lost its credibility in the southern Caucasus. The unequal implementation of its own principles and tactics employed in conflict resolution have inevitably led to a loss of trust from the parties involved. Meanwhile, it has ceased to analyze arms control developments in the region, despite UN Security Council Resolutions recognizing their regional dimension. Furthermore, the inadequate response to Armenia’s non-compliance with the above resolution damaged the OSCE’s credibility. Today, the Turkic states are left with few operational security cooperation options. The UN is far too inefficient and does not even have the legal framework to resolve any post-Soviet disputes. The CIS, which exists in the Caucasus in both political and military forms, lacks regional capacity and legitimacy. The GUAM organization created in 1997 at the instigation of the US and the West to pacify the edges of “the Russian World,” has been rendered operationally void. Overall, this paper explores cooperation strategies, assesses key institutional and political challenges, and discusses implications and future developments exploring the viability of a NATO-like defense cooperation among the Turkic states. Ultimately, the paper aims to prove that while forming a NATO-like defense alliance among Turkic states would require substantial diplomatic coordination and overcoming internal divisions, the potential benefits in terms of regional security and stability make it an endeavor worth pursuing.
Ortak güvenlik kaygıları, jeopolitik baskılar ve bölgedeki AGİT gibi mevcut güvenlik kurumlarının gerilemesi göz önüne alındığında, Türk devletleri arasında NATO benzeri bir savunma işbirliği çerçevesi hem uygulanabilir hem de gereklidir. Bu makale Türk devletleri arasında NATO benzeri bir savunma işbirliğinin uygulanabilirliğini araştırmaktadır. Farklı güvenlik algıları, farklı dış politika yönelimleri ve kurumların sınırlı kapasiteleri gibi çeşitli zorlukların üstesinden gelinmesi gerekirken, yeni güvenlik işbirliği düzenlemelerine ivme kazandırabilecek çeşitli katalizörler de mevcuttur. Türkiye’nin bölgedeki tek NATO üyesi olarak sahip olduğu askeri yetenekler özellikle önemlidir. Ayrıca Ermenistan lehine süregelen dengesizlik, Türk devletleri arasında bir güvenlik işbirliği çerçevesi oluşturulmasını desteklemektedir. Ukrayna ve Kırım’daki gelişmeler, Türk devletleri için giderek daha güvensiz hale gelen bir ortamda kolektif bir savunma düzenlemesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Başlangıçta faydalı olsa da AGİT, Güney Kafkasya’daki güvenilirliğini yavaş yavaş ve büyük ölçüde kaybetmiştir. Kendi ilkelerinin ve çatışma çözümünde kullandığı taktiklerin eşit olmayan bir şekilde uygulanması, kaçınılmaz olarak ilgili tarafların güvenini kaybetmesine yol açmıştır. Bu arada, BM Güvenlik Konseyi’nin bölgesel boyutunu kabul eden kararlarına rağmen, bölgedeki silah kontrol gelişmelerini analiz etmeyi bırakmıştır. Ayrıca, Ermenistan’ın yukarıdaki karara uymamasına verilen yetersiz yanıt AGİT’in güvenilirliğine zarar vermiştir. Bugün Türk devletlerinin elinde çok az operasyonel güvenlik işbirliği seçeneği kalmıştır. BM çok yetersizdir ve Sovyet sonrası anlaşmazlıkları çözecek yasal çerçeveye bile sahip değildir. Kafkasya’da hem siyasi hem de askeri şekillerde var olan BDT, bölgesel kapasite ve meşruiyetten yoksundur. ABD ve Batı’nın kışkırtmasıyla 1997 yılında “Rus Dünyasının kenarlarını pasifize etmek için kurulan GUAM örgütü operasyonel olarak geçersiz kılınmıştır. Genel olarak, bu makale işbirliği stratejilerini incelemekte, temel kurumsal ve siyasi zorlukları değerlendirmekte ve Türk devletleri arasında NATO benzeri bir savunma işbirliğinin uygulanabilirliğini araştıran sonuçları ve gelecekteki gelişmeleri tartışmaktadır. Nihayetinde bu çalışma, Türk devletleri arasında NATO benzeri bir savunma ittifakı kurmanın önemli ölçüde diplomatik koordinasyon ve iç bölünmelerin üstesinden gelmeyi gerektirse de, bölgesel güvenlik ve istikrar açısından potansiyel faydalarının bunu takip etmeye değer bir çaba haline getirdiğini kanıtlamayı amaçlamaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Türk Dünyası Çalışmaları |
Bölüm | Görüş Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 24 Sayı: 2 |
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.