XIX. yüzyılın başlarından itibaren, gerek Batılı akademik çevrelerde gerekse Türkiye’de, Moğollar ile alâkalı bir önyargının mevcudiyeti tarih ilmi ile uğraşan herkesin malûmudur. Hiç kuşku yok ki, kadimden süregelen bu marazî algının temel dayanağı Moğolların istila ettikleri bölgelerde uygulamış oldukları zulümler idi. Bütün bunlara muhtelif lisanlarda telif edilen ortaçağ kaynaklarındaki mübalağa yüklü anlatılar ve vahşet sahneleri de eklenince Moğolların insanlık tarihine yaptıkları katkılar doğal olarak görmezden gelindi. Fakat Boris Yakovleviç Vladimirtsov (1884-1931) ve Georgiy Vladimiroviç Vernadskiy (1887-1973) gibi büyük tarihçiler sayesinde, Moğolların hüküm sürdükleri topraklarda askerî teşkilattan yönetim tarzına ve ticaretten sanata varıncaya kadar pek çok sahada mühim gelişmeleri tetikledikleri anlaşıldı. Avrupa ile Uzakdoğu arasında bir köprü vazifesi gören Moğollar, Pax Mongolica’yı tesis etmek suretiyle Avrasya’yı cazibe merkezi haline getirdiler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | KİTAP TANITIMLARI |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 31 Sayı: 1 |