Osmanlı İmparatorluğu’nda, 1908 Jön Türk Devrimi’nin gerçekleştirildiği sırada bugünkü Filistin ve Lübnan’ı da içeren Suriye, İmparatorluğun en önemli stratejik, coğrafi, etnik, dinsel ve kültürel konumunu temsil eden bölgelerinden birisi idi. Suriye’nin bu konumu ve özelliği, dönemin Büyük Güçlerinin özel ilgisini uyandırmaktaydı. Jön Türk Devrimi’yle birlikte Batı literatüründe Hamidien Rejim olarak tabir edilen yönetim anlayışı tasfiye edilmeye çalışılırken, yeni rejimin Fransız Devrimi’nden esinlenen hürriyet, eşitlik ve kardeşlik ilkelerinin yanı sıra adalet ve uhuvvet prensipleri de ne Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesini frenlemiş, ne de BosnaHersek’in Avusturya tarafından ilhakını engelleyebilmiştir. İmparatorluğun bir diğer önemli bölümünü oluşturan Arap Vilayetleri’nde ise Arap Milliyetçiliği yeniden gelişme eğilimi gösterirken, Suriyeli bir Katolik olan Reşit Mutran, aynı ideolojik yönü hatırlatan bir hareketle gündeme gelmiştir. 25 Aralık 1908’de, kendisini Suriye Merkez Komitesi olarak tanıtan cemiyet adına Reşit Mutran imzalı bildiride, İmparatorluk’tan kopuşu hedefleyen bir özerklik talebinde bulunulmaktaydı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 26 Sayı: 2 |