olmadan, Atatürk’ün tercihiyle cumhuriyetçi olmadan cumhuriyete geçmiştir. 1920’lerin dünyasına bakıldığında, geri kalmış, yıllar süren savaşların ağır kayıpları altında yıpranmış ve padişah-halifesiz bir yönetimi düşünmeyen bir ülkede cumhuriyet yönetimine geçmenin çok ileri bir adım olduğu görülecektir. Kul, tebaa ve itaat kültürünün baskın olduğu bir toplumsal yapıda, çağdaş, ilerici, özgürlükçü, eşit bireyleri hedefleyen ve dünyada ancak gelişmiş ülkelerde görülen Cumhuriyetin, Türkiye’de bu koşullarda ilan edilmiş olmasının bir takım sebepleri bulunmaktadır. Daha doğru bir ifadeyle, Atatürk’ün yeni Türk devleti için yönetim biçimi olarak Cumhuriyeti seçmesinin bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyoruz. Atatürk ve nesli, bir imparatorluğun yıkılışına tanıklık etmiş ve imkânsızlıklar içerisinde bir bağımsızlık savaşını kazanarak yeni bir devlet kurmuş nesil olarak, bu devletin her açıdan güçlü olmasını zorunlu görüyorlardı. Bunun için yeni Türk devletinin, siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik, bilimsel, kısaca her açıdan güçlü ve çağdaş olması yaşamsal öneme sahipti. Dolayısıyla siyasi yönetim bakımından da çağdaş, toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilen ve tasarlanan inkılâpların yapılabileceği bir rejim olduğu için Atatürk, cumhuriyeti seçmiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | JENERİK DOSYA |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 28 Sayı: 2 |