Jeopolitik etki potansiyeli ile her zaman rekabet alanı olan Kafkasya ve Türkistan, Çarlık dönemlerinden itibaren Rusya’nın Stratejik Ağırlık Merkezlerinden birini oluşturmuştur. Stratejik kültürü yüzyıllar boyunca yayılmacı politikalar üreten Rusya, siyasi sınırlarını sürekli genişletirken, Kafkasya rekabet alanında Osmanlı Devleti ve İran ile çatışmıştır. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kazak bölgeleri ve bağımsız Türk devletleri (Hive, Hokand ve Buhara) Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmiştir. Emperyal Çağ aynı zamanda Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerinde himaye politikaları ile etki alanını genişlettiği bir dönemdir. Yakın dönemde ise bölgesel güç projeksiyonunda “Yeni Gerçekliği” kabul eden Türkiye uzun süre bölgeden uzak durmuştur.
Soğuk Savaş’ın dondurduğu bir kısım etnik ve kültürel sorunların yanı sıra mekânın bölüşüm sorunları, Soğuk Savaş’ın bitimi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ile gün ışığına çıkarak ısınmış ve ısıtılmış, Kafkasya coğrafyası, güneyi ve kuzeyi ile çeşitli milli meselelerin ön planda olduğu ve çatışmaların yaşandığı döneme geri dönmüştür. Ermenistan’ın, Rusya’nın sponsorluğu ve fiili askeri desteği ile gerçekleştirdiği işgal eylemleri Azerbaycan’ın egemenlik haklarını çiğneyerek, çok büyük sosyal ve ekonomik zararların yanı sıra, Azerbaycan ve Türkiye’nin jeopolitik etki potansiyelini zayıflatmış, Türkiye ve Türkistan arasındaki doğrudan bağlantı olanaklarını ortadan kaldırmıştır. Vladimir Putin’in Rusya Federasyonu’nun başına geçmesi ile Rusya, Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği dönemlerinde de olduğu gibi bölge kontrolünü ve ötesinde emperyal hakimiyeti hedeflemiştir. Dışişleri Bakanlığı görevine Ermeni kökenli Sergey Lavrov’un getirilmesi ise Güney Kafkasya bölgesindeki hareketliliği daha da arttırmıştır. Son tahlilde Paşinyan’ın Hankendi’ni ziyareti sırasındaki “Karabağ Ermenistan’dır ve Nokta” ifadesi, İlham Aliyev’in “Karabağ Azerbaycan’dır ve ünlem!” karşılığı ile başlayan süreç Ermenistan’ı mutlak mağlubiyete ve Rusya’nın çaresiz bir vilayeti konumuna itmiştir. Ancak gerçek hayatta sıfır toplamlı oyunlara rastlanmamaktadır. Bu çalışmada Trans-Kafkasya’ya 27 Eylül 2020’de ilk şehit ile düşen cemre ve yeni gerçeklikler tartışılmaktadır. Zafer sonrasında dengeler nasıl oluşacak veya oluşmayarak üçüncü ülkeler açısından çatışmalı bir döneme mi girilecektir? Aliyev’in Yeni Gerçekliği askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan ne tür bir iklim değişikliği içerecektir? Makale bu sorunun cevabını tarihi geçmişi ve stratejik kültürü sorgulayarak açıklama gayreti göstermektedir.
Trans-Kafkasya Jeopolitiği Rus Stratejik Kültürü MİNSK Üçlüsü AGİT ve Karabağ Sorunu Ermenistan Azerbaycan Savaşı Rusya ve Güç Dengeleri İran ve Karabağ Sorunu Molla Rejimi ve Etnik Gerçeklikler
Having always been competition fields thanks to their geopolitical impact potential, the Caucasus and Turkestan have been among the Strategic Focus Centres of Russia since the Tsarist times. While Russia, whose strategic culture has produced expansionist policies for centuries, constantly expanded its political borders, it clashed with the Ottoman Empire and Iran in the Caucasus field of competition. From the second half of the 19th century, the Kazakh regions and independent Turkic states (Khiva, Kokand and Bukhara) were occupied by the Tsarist Russia. The Imperial Age was also a period in which Russia expanded its sphere of influence over the Ottoman Empire through its patronage policies. Having embraced “New Reality” in the regional power projection in the near past, Turkey stayed away from the region for a long time. In addition to some ethnic and cultural problems paused by the Cold War, problems in the partition of the territory came to light again following the end of the Cold War and the dissolution of the Soviet Union, the Caucasus geography, from south to north, went back into the period when various national issues were at the forefront and conflicts were experienced. The occupation Armenia carried out with the sponsorship and de facto military support of Russia violated the sovereignty rights of Azerbaijan, caused great social and economic harm, deteriorated the geopolitical impact potential of Azerbaijan and Turkey, and annihilated the possibility of direct connection between Turkey and Turkestan. With Vladimir Putin taking the lead of the Russian Federation, Russia aimed at maintaining regional control and, beyond that, imperial domination, as it had also aimed in the times of the Tsarist Russia and the Soviet Union. The appointment of Sergey Lavrov, who is of Armenian origin, to the post of Foreign Minister further increased the tension in the South Caucasus region. Eventually, the process that started with Pashinyan’s statement "Artsakh is Armenia, period" during his visit to Khankendi, and Ilham Aliyev's response "Karabakh is Azerbaijan, and exclamation mark!" resulted in absolute defeat of Armenia and pushed it to the position of a desperate province of Russia. However, there is no place for zero-sum games in real life.
In this study, the cemre that fell to the Trans-Caucasus on September 27, 2020 with the first martyr, and new realities are discussed. Following the triumph, how are the balances going to be formed? Or if they are not formed, is a period of conflict going to begin for third countries? What sort of climate change is Aliyev's New Reality going to involve in military, political, economic and cultural terms? The article tries to explain the answer to this question by questioning the historical background and strategic culture.
Geopolitics of Trans-Caucasus Russian Strategic Culture MINSK Triad OSCE and Nagorno-Karabakh conflict Armenia Azerbaijan War Russia and Balances of Power
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 36 Sayı: 1 |