Adalet kavramı insanlık tarihinin başından beri toplum ilişkilerini düzenlemek için kullanılan temel bir düzen olgusu olmakla birlikte, geçmişten günümüze kadar geçen sürede toplumlar için hala açık ve net bir biçimde tanımlanamamaktadır. Genel bir ifadeyle adalet, ilgili kişinin hak ettiği ödül ya da cezayı alması durumudur. Bu bağlamda adalet kavramını toplumun ortak aklının oluşturduğu değerler, ilkeler, ideal ve erdemlerin, özgürlük ve devlet kavramlarıyla diyalektik ilişki kurarak oluşturduğu etik ve pozitif ilkeler bütünü oluşturmaktadır. Ancak işlenen suç sonucunda suçluya ve mağdur kişiye hak ettiğinin verilmesi, gerçek anlamda adaleti sağlamakta mıdır? Bu soruya verilecek yanıt ise, hukuk, kanun, akıl ve vicdan kavramlarının farklı toplumlarda farklı biçimde algılanması sebebiyle adalet kavramının pek çok toplumda neden hala net bir biçimde tanımlanamadığını göstermektedir. Adalet kavramı, diğer sanatsal alanlarda olduğu gibi çizgi romanlara da sıklıkla yansımıştır. Bu sayede, toplumun aradığı adalet ve adaletsizlik kavramları da çizgi roman kahramanları sayesinde uygulanır hale gelmektedir. Hikâyelerindeki rolü adaleti sağlamak olan her çizgi roman karakteri, mutlaka kendi döneminin gerçek toplumsal olaylarından referans alınarak yaratılmıştır. Ancak tıpkı toplumun adalet algısı gibi çizgi roman kahramanlarının da adalet algısı ve adaleti uygulama şekilleri birbirinden farklılıklar göstermektedir. Bu sayede bu kahramanların adaleti kimi zaman hukuksuz veya kanunsuz bile olsa, toplumun gözünde resmi adalet sisteminin tamamlayıcısı olarak görülmektedir. Bu
bağlamda Deligücük karakteri de, 19. Yüzyıl Osmanlı taşrasındaki hukuksuzluk ve kanunsuzluğa bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Deligücük’ü adaletsizlik karşısında
harekete geçiren temel durum kendi vicdanı olmakta ve bu durum yeri geldiğinde kendisine tüm etik ve hukuk kurallarını çiğnetebilmektedir. Çünkü Deligücük için
vicdan ahlakı, ahlak ta adaleti sağlamaktadır. Dolayısıyla mağdur kişi veya kişiler adına sağladığı adaletin temelinde “kısasa kısas olan intikamcı” bir adalet anlayışı bulunmaktadır. Bu durum hikâyelerdeki “intikam” adaletinin, okuyucunun vicdanının rahatsız etmek yerine “hikayenin adil bir sonla bitmesi” beklentisinin okuyucuda çok daha ağır bastığı görülmekte ve adaletin tecelli ettiğine birinci gözden “şahit olmak” okuyucuyu rahatlatmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alan Eğitimleri |
Bölüm | Eğitim ve Toplum Sayı 30 |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 14 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 10 Sayı: 30 |
Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanında Türkçe makale yayınlamaktadır. Dergi basılı olarak Türkiye ve yurt dışındaki kütüphanelere ulaşmakta, elektronik nüshası ise pek çok index tarafından taranmaktadır.