Problem Durumu: Karar verme, yaşamın her alanında ihtiyaç duyulan, önemli
bir bilişsel süreçtir. Bu süreçte bireyler aktif rol alır ve karar verme
becerilerini ne kadar işlevsel kullandıkları ile doğru orantılı çıktılar elde
ederler. Dolayısıyla karar verme süreci ve bu süreci etkili yönetebilme
becerisi bireyin hayatının akışını, yaşam doyumunu ve sosyal ilişkilerini
etkileyebilmektedir.
Araştırmanın Amacı: Bireyin yaşamını etkileyen ve yaşamına yön veren
kararların alındığı dönem olması, bu
kararların da kişinin kendisini ve yaşamını algılayışı üzerinde etkili olması
nedeniyle lise ve üniversite çağındaki kişilere karar verme becerilerinin
kazandırılması önemlidir. Yurtdışı alanyazını incelediğimizde lise ve
üniversite öğrencilerinin daha mantıklı ve akılcı kararlar verebilmelerini
desteklemek amacıyla, karar verme becerilerini geliştirmeye yönelik çok sayıda eğitim programı
geliştirildiği görülmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalarda ise üniversite, lise
ve ilköğretim öğrencilerinin karar verme becerilerinin geliştirilmesine yönelik
üç çalışma ile karşılaşılmaktadır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde üniversite
öğrencilerine yönelik çatışma kuramına dayanan, psiko-eğitim grubu temelinde
yürütülen grup uygulamalarının, öğrencilerin karar verme stillerine etkisini
sınayan bir çalışmaya ise rastlanmamıştır. Oysa üniversite öğrencileri için bu
tür çalışmalar karar verme becerilerini geliştirmede temel bilişsel becerileri
kazandırması açısından önemlidir. Etkili karar vermenin, öğretilebilir bir
beceri olarak psiko-eğitim programlarda sıklıkla yer almasının hem bireysel hem
de toplumsal bazda önemli fayda sağlayacağını söylemek mümkündür. Bu çalışmada
çatışma kuramına dayalı olarak geliştirilen karar verme beceri eğitimi grup
uygulamalarının, üniversite öğrencilerinin karar verme stillerine etkisi ve bu
etkinin kalıcılığının incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmanın Yöntemi: Araştırma deneysel desende olup, araştırmada deneysel
desenin türlerinden biri olan “öntest-sontest kontrol gruplu gerçek deneysel
model” kullanılmıştır. Deneysel işlemler başlamadan önce kişisel bilgi formu,
görüşme formu, Melbourne Karar Verme Ölçeği (MKVÖ), deneysel işlemlerin
bitiminde, MKVÖ, Grup Sürecinin Genel Değerlendirilmesi Formu (GSGDF) ve Gruba
İlişkin Ölçümler Gözlem Formu (GİÖGF), izleme sürecinde MKVÖ veri toplama araçları
olarak kullanılmış, her iki gruba da uygulanmıştır. Araştırma, 2012-2013
öğretim yılı bahar yarıyılında Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
öğrenimine devam eden toplam 44 öğrenci ile sekiz haftalık sürede
gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda çalışmalar lider tarafından yürütülürken,
kontrol grubuna herhangi bir işlem yapılmamıştır. Deney grubunda 12 kız, 10
erkek olmak üzere toplam 22 katılımcı yer almıştır. Kontrol grubunda 13 kız ve
9 erkek olmak üzere toplam 22 katılımcı yer almıştır. Grupların cinsiyet
açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan kay kare testi
sonucuna göre, gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (χ2(1)= 0.82, p>.05).
Benzer şekilde grupların, Sosyo-Ekonomik Düzey (SED) ölçeği, Melbourne Karar
Verme Ölçeği’nin Öz-Saygı (MKVÖS), Dikkatli (MKVD), Kaçıngan (MKVK), Erteleyici
(MKVE) ve Panik (MKVP) alt ölçekleri öntest ortalama puanları açısından eşit
olup olmadıklarını belirlemek için yapılan t testi sonucuna göre, grupların
sırasıyla, SED, MKVÖS, MKVD, MKVK, MKVE ve MKVP ortalama puanları arasında da
anlamlı bir fark bulunmamıştır (t(42)= 1.36, p>.05; t(42)= .24, p>.05;
t(42)= .58, p>.05; t(42)= .91, p>.05; t(42)= 1.16, p>.05;
t(42)= .12, p>.05).
Araştırmanın Bulguları: Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden
aldıkları puanların düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamalarını dikkate
aldığımızda; deney grubunun Özsaygı (10.01) ve dikkatli (9.94) alt ölçeklerinin
ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (7.07) ve dikkatli (7.59) alt
ölçeklerinin ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun kaçıngan (2.95),
erteleyici (2.13) ve panik (3.08) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol
grubunun kaçıngan (5.85), erteleyici (5.47) ve panik (5.65) alt ölçeklerinin
ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir. Gözlenen bu farkın anlamlı olup
olmadığını test etmek için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları
grupların sırasıyla özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik öntest
puanları kontrol altına alındığında, düzeltilmiş sontest ortalama puanları
arasında tüm alt ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=25.27,
p<.001], [F(1-38)=106.54, p<.001], [F(1-38)=128.98,
p<.001], [F(1-38)=78.52, p>.001], [F(1-38)=138.09,
p<.001].
Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden
aldıkları puanların düzeltilmiş izleme testi aritmetik ortalamalarını dikkate
aldığımızda; deney grubunun özsaygı (8.97) ve dikkatli (9.50) alt ölçeklerinin
aritmetik ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (8.02) ve dikkatli (8.65)
alt ölçeklerinin aritmetik ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun
kaçıngan (3.90), erteleyici (3.39) ve panik (3.76) alt ölçeklerinin
ortalamalarının, kontrol grubunun kaçıngan (5.30), erteleyici (3.93) ve panik
(4.93) alt ölçeklerinin ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir.
Gözlenen bu farkın anlamlı olup olmadığını test etmek
için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları grupların sırasıyla
özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik sontest puanları kontrol
altına alındığında, düzeltilmiş izleme testi ortalama puanları arasında tüm alt
ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=190.47,
p<.001], [F(1-38)=161.09, p<.001], [F(1-38)=189.01,
p<.001], [F(1-38)=394.87, p>.001], [F(1-38)=140.39,
p<.001]. Benzer şekilde liderin gözlemleri sonucunda katılımcıların
her bir oturumda Gruba İlişkin Ölçümler Gözlem Formu’ndan aldıkları toplam
puanlarının 17 ve üzerinde olduğu görülmektedir.
Araştırmanın Sonuçları ve
Önerileri: Çatışma kuramına dayalı
olarak geliştirilen karar verme beceri eğitimi grup uygulamalarında da
katılımcılara karar verme basamakları ve bu konuda uygulamalı çalışmalar
yapılmıştır. Bununla birlikte katılımcılara örnek karar sorunları ev ödevleri
olarak verilmiş ve katılımcıların örnek karar sorunlarını başarıyla
gerçekleştirdikleri görülmüştür. Karar verme beceri eğitimi grup uygulamaları,
bu çalışmada da olumlu başa çıkma stili puanlarının yükselmesine etki etmiştir.
Bu durumda da katılımcıların Melbourne karar verme ölçeği umursamazlık, panik
ve sorumluluktan kaçma alt ölçek puanlarında düşme görülmüştür. Alt ölçeklerde
görülen puan düşmelerinin uygulanan karar verme beceri eğitimi grup
uygulamalarının içeriğinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Katılımcıların karar vermede öz-saygı puanlarının ve
olumlu başa çıkma stili puanlarının yükselmesini, olumsuz başa çıkma stilleri
puanlarının azalmasını araştırmanın nitel verileri de desteklemektedir.
Araştırmada grup lideri “Gruba İlişkin Ölçümler Gözlem Formu” ile öğrencilerin
“gruba katılım konusundaki istekliliği, değişim için istekliliği, problemleri
açıkça tartışmak için istekliliği, değişim için sorumluluğu, amaçlarını
belirleyebilmesi, diğer grup üyeleri ile bağlantı kurma potansiyeli, diğer grup
üyeleri için rol model olma özelliği, grup lideri ile bağlantısı ve grubun
yararlı olacağı beklentisi” ile ilgili davranışlarını gözlemlemiştir. Liderin
değerlendirmesi sonucu katılımcıların ortalamanın üzerinde bir puan aldığı
görülmüştür. Bu durumda da katılımcıların grup uygulamasından karar verme
becerileri açısından yararlandıkları sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak çatışma
kuramı temelli olarak hazırlanan karar verme beceri eğitimi grup
uygulamalarının öğrencilerin karar vermede öz-saygı ve olumlu başa çıkma stili
puanlarını artırdığı; olumsuz başa çıkma stili puanlarını ise azalttığı ve bu
durumun izleme testinde de devam ettiği görülmüştür.
Üniversite öğrencileri karar verme karar verme stilleri karar verme beceri eğitimi.
Problem
Statement: Decision making is a critical cognitive process in
every area of human life. In this process, the individuals play an active role
and obtain outputs with their functional use of decision-making skills.
Therefore, the decision-making process can affect the course of life, life
satisfaction, and the social relations of an individual. This study
evaluates the effectiveness of the psycho-educational group-based program which
aims to develop the highly-significant decision-making skills of university
students during the transition to adulthood
Purpose of the Study: This paper aimed to examine the effect of
decision-making skill training group practices based on decision-making styles
of university students and to evaluate the permanence of this effect
Method: A pre-test-post-test
control group true experimental model was used in the study. The personal
information form, interview form, and Melbourne Decision-Making Questionnaire
(MDMQ) were applied before experimental procedures as pre-test measures. The
study was conducted on 44 students studying at Mustafa Kemal University,
Faculty of Education within a period of six weeks from February through March
2013. Twenty-two participants (twelve female and ten male) were included in the
treatment group (mean age 22.1) and 22 participants (thirteen female and nine
male) were included in the control group (mean age 21.9 years).
Findings: The analysis
results showed that there was a significant difference at each sub-scale
between the adjusted post-test average scores; there existed a significant
difference at each subscale between the adjusted post-test average scores; following
the observations made by the leader, the total scores achieved by the
participants at each session from the Group-Related Measures Survey Form were
17 and higher.
Conclusion and
Recommendations: In conclusion, it was observed that decision-making
training group practices increased self-esteem and positive coping style scores
of the students and decreased the negative coping style scores. This increase and
decrease in relevant scores are also supported by the qualitative data.
Decision making is one of the major abilities that affects individuals’ lives
in direct and indirect ways. It would be beneficial if young individuals gain
positive decision-making skills in the early stages of their lives. As a
consequence, we recommend that decision-making training groups, workshops and
courses should be a part of the curriculum program in the entire education
process.
University students decision making decision-making styles skill training
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 16 Sayı: 65 |