Beklenen kurtarıcı anlayışı bazı farklılıklar olsa da çeşitli din ve kültürlerde bir olgu olarak vardır. İslam tarihinde Hz. Ali’den (öl. 40/661) sonraki süreçte teşekkül eden Şîa mezhebinde Hz. Ali ve onun evlatları imâmet doktrini çerçevesinde imam olarak nitelendirilmişlerdir. Kimi zaman politik kimi zaman da manevî liderlik atfettikleri imamların ölümünü kabullenmekte zorlanan mezhep mensupları, takip ettikleri imamın tekrar dünyaya geleceğine ve zulümle dolu olan yeryüzünü adaletle yöneteceğine inanmaktadırlar. Mezhebin günümüze ulaşan ana kollarından İmâmiyye Şîası’nda imâmet doktrini temel inanç esaslarından birisidir ve imâmet silsilesi on ikinci imam, Muhammed b. el-Hasan ile son bulmuştur. On ikinci imamın 260/874’te gaybete girmesinin ardından onun el-mehdî (hidayet olunmuş), el-muntazar (beklenen) unvanıyla bir gün gelip zulüm ile dolu olan dünyayı adalet ile yöneteceği anlayışı İsnâaşeriyye Şîası’nda önemli bir inanç esası haline gelmiştir. Bu çalışma, gaybet dönemi olarak adlandırılan süreçte Şîa içerisinden ortaya çıkan mehdîlik iddialarını kronolojik olarak incelemektedir. Özellikle İmâmiyye Şîası’nın yoğun olarak yaşadığı İran ve çevresinde kendisini beklenen kurtarıcı mehdî olarak ilan eden veya ilan edilen kişiler etrafında bazı mehdîlik hareketleri ortaya çıkmıştır. Hurûfilik, Müşaşa’a, Safevîlik, Bâbîlik ve Bahâîlik gibi mehdîlik fikri etrafında ortaya çıkan hareketler bu makalede ele alınmaktadır.
The concept of the expected saviour exists as a phenomenon in various religions and cultures, albeit with some differences. In the Shīʿite sect that emerged in Islamic history after the death of ʿAlī b. Abī Ṭālib (d. 40/661), ʿAlī and his descendants were referred to as imams based on the imamate doctrine. Members of the sect, who had difficulty accepting the death of the imams to whom they attributed political and sometimes spiritual leadership, believed that the imam they followed would return to the world and bring justice to the oppressed earth. In the Imāmiyya Shīʿa (Twelvers), one of the main branches of the sect that has survived to the present day, the doctrine of the Imamate is one of the basic tenets of the faith, and the line of the imamate ends with the twelfth imam, Muhammad b. al-Hasan. With the twelfth imam went into occultation in 260/874, the belief that he would one day come and rule the oppressed world with justice under the title of al-mahdī (the guided one) and al-muntaẓar (the expected one) has become an important tenet in Imāmiyya. This study deals chronologically with the claims of mahdism that emerged from within Shiʿism during the so-called occultation period. Especially in Iran and its surroundings, where Imāmiyya Shīʿites live densely, some messianic movements have emerged around people who declared themselves or were declared as the expected saviour. In this article, the movements that emerged around the idea of messiahship such as Ḥurūfism, Musha’sha’a, Ṣafavism, Bābism and Bahā’īsm are discussed.
The History of Islamic Sects Shīʿa Imāmiyya Mahdism Occultation Radj’a
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Mezhepleri Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 17 Sayı: 1 |
_____________________________________ ISSN 1309-5803 e-Makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi _______________________________