Egemen sistem tarafından şekillenen kentsel mekânda, toplumsal sınıfların yerleşim biçimlerinden kentsel hizmetlerden yararlanmaya kadar yaşadıkları eşitsizliklerin derinleşmesi, sisteme yönelik toplumsal hareketlerin oluşumunu kaçınılmaz kılmaktadır. Büyük kentlerin varsıllar ve yoksullar şeklinde ayrışmış mekânlarında, bir tarafta dev alışveriş merkezleri, lüks konutlar, tarihi özelliği ile ön plana çıkan soylulaştırılmış mekânlar varken diğer tarafta baraka mahiyetindeki konutların yer alması, kapitalizmin eşitsizlikler ve çelişkiler üzerine kurulu bir sistem olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu eşitsizlikten doğan gecekondu olgusu, yine bu eşitsizlik ile kendini yeniden üretmektedir. 1980'li yıllar sermayenin kentsel yapılı çevreye olan ilgisinin arttığı bir dönemdir. Dolayısıyla daha önce çeperde kalan gecekondu bölgeleri sermaye birikimi açısından yeni yatırım alanları olarak oldukça cezbedici hale gelmiştir. Bu çalışma, kentsel toplumsal hareketlerden biri olan gecekondu hareketlerinin Türkiye koşullarında nasıl meydana geldiğini kavrama amacı taşımaktadır. Bu durum Gülensu/Gülsuyu Mahalleleri örneğinden yola çıkılarak irdelenmeye çalışılacaktır. Savunmacı nitelik gösteren gecekondu hareketlerinden biri olan Gülensu/Gülsuyu Mahalleleri deneyimi, hem benzerlerine göre olumlu sonuçlar alması bakımından hem de geniş bir halk katılımı pratiğine sahip olması bakımından önemli bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Göç Gecekondu Mekânsal Ayrışma Kentsel Toplumsal Hareketler Gecekondu Hareketleri
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2021 |
Kabul Tarihi | 30 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 1 |