Background and Aims: High serum D-dimer level associates with prognosis in patients with breast and colorectal cancer. The prognostic value of serum D-dimer level in gastric cancer is unclear. In this study, we evaluated the prognostic value of D-dimer level in gastric cancer. Materials and Methods: The patients' data were retrospectively obtained from the hospital records. The demographic parameters and pathological findings of the patients were recorded. Serum carcinoembryonic antigen and D-dimer levels at the time of diagnosis were categorized as normal or high. Results: A total of 44 patients were included in our study. At the time of diagnosis, the median carcinoembryonic antigen and D-dimer levels were 2.1 ng/dl (0.45-201) and 358 ng/dl (130-7361), respectively. High carcinoembryonic antigen was associated with stage and metastatic disease (p=0.001 and p=0.021). There were no associations between serum D-dimer level and sex, T and N status, stage, Eastern Cooperative Oncology Group performance status, or lymphovascular invasion. At the initial diagnosis, high serum D-dimer level was a prognostic factor for survival in patients with gastric cancer, but not serum carcinoembryonic antigen level (p=0.024). Conclusions: Elevated serum D-dimer levels may be a poor prognostic factor in gastric cancer.
Giriş ve Amaç: Yüksek serum D-dimer seviyesi kolorektal ve meme kanserli hastalarda prognozla ilişkilidir. Mide kanserli hastalarda D-dimer düzeyinin prognostik önemi tartışmalıdır. Bu çalışmada tanı anındaki serum D-dimer düzeyinin mide kanseri için prognostik değeri araştırılmıştır. Gereç ve yöntem: Hasta verileri retrospektif olarak hastane kayıtlarından elde edildi. Demografik veriler ve patolojik bulgular kaydedildi. Karsinoembriyonik antijen ve D-dimer düzeyleri kategorize edildi. Bulgular: Toplam 44 hastanın verileri analiz edildi. Tüm hastalarda tanı anında ortanca karsinoembriyonik antijen 2,1 ng/dL (0,45-201) ve D-dimer 358 ng/dL (130-7361) idi. Yüksek karsinoembriyonik antijen düzeyi metastaz ve evre ile ilişkili idi (sırasıyla p=0,001 ve p=0.021). Tanı anındaki D-dimer ile cinsiyet, T ve N status, evre, Eastern Cooperative Oncology Group performans statusu ve lenfovasküler invazyon varlığı arasında bir ilişki bulunamadı. Başlangıç karsinoembriyonik antijen düzeyi sağkalım için prognostik bir faktör olarak bulunamazken, D-dimer yüksekliği mide kanserli hastalarda sağkalım için kötü prognostik bir faktördü (p=0,024). Tartışma: D-dimer yüksekliği mide kanserinde kötü prognostik bir faktör olabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 20 Sayı: 1 |