Öz
1299 yılında büyük bir yerleşim alanında kurulan Osmanlı Devleti, kuruluş yıllarında oldukça güçlü bir maliye teşkilatına sahip olmuştur. Böylesi güçlü bir teşkilat yapısında oluşturulan gelir-gider cetvelleri ilk dönemlerde bir hesap cetveli olmaktan öteye geçememiştir. Tanzimat öncesi dönemde tam anlamıyla bütçe kavramından söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte, uygulanan bütçe yöntemleri hesapların tutulmasında ve gelirlerin tespit edilerek giderlerin yapılmasında başarı sağlamıştır. Tanzimat sonrası dönemde devletin ekonomik, siyasi ve iktisadi yapısına uygun olarak şekillenen bütçe kavramı 1876 Kanun-i Esası ile hukuksal anlamda tarihteki yerini almıştır. Devletin yapısına göre gelişme süreci izleyen bütçe, imparatorluğun gerileme ve çöküş dönemlerinde artan dış borçlanmaların ağırlığına katlanamamış ve Düyunu Umumiye İdaresi ile Osmanlı Devleti maliye idaresini Cumhuriyet Dönemine dek yabancı devletlerin eline bırakmak zorunda kalmıştır. Cumhuriyetin ilânı ile birlikte gerçek anlamda bütçe anlayışı ve uygulaması da Türkiye ekonomisinde yerini almıştır.