The Ottomans’ effort to create a society suitable for the empire made
connection points by organizing many different peoples within the framework
of Turkish and Islamic characteristics. In the conjuncture of
the ruling elites and the region, the rising and dominant value was Turkishness
and Islam. The Ottomans established more institutional relations
with the local people in Anatolia during the controversial periods
of the seventeenth century. They aimed to increase the participation of
the people of the region in state institutions by establishing connections
in both administrative and educational fields. In the post-classical
period, the Ottomans tried to provide this connection, sometimes by
local administrators and sometimes by giving security after intervention
in banditry activities. Thanks to these participations, local people
would internalize social values and practices in coordination with
state institutions and also reach an opportunity for a proper relationship
with the norms and values of the ruling elite. The Ottomans, who
made this connection to a large extent by the local nobility, provided
social discipline with practices such as tax collection, meeting the needs
of the soldiers, special assignments, and punishment of fugitives,
and remained loyal to their customs. Based on Meeker’s (2001) arguments,
the Hatay-Belen district is a vital interaction area between the
state and society -with the benefit of its historical and strategic location.
From a historical, sociological, and anthropological point of view,
the modern state has chosen a particular ethnic group and religious
belief as the ideal model as the basis for its nation-building project.
Still, this selection activity had cultural and ethnic continuities long
before the nineteenth-century conditions when nationalism emerged
(Smith, 1986). Meeker argues that the Gellnerian (1983) view that the
nation in its modern sense is not a cause but a construction of the nation-
state is consistent with the Ottoman example. The state transferred
the Turkmens to critical points, exempted them from taxes in some
places, made the Islamic peoples superior to the others with the millet
system, and strengthened the Sunnism as the prominent sect through
the teachers it appointed. The social discipline formed here was seen
as suitable for a settled life. Since it is a mountain pass and a bridge
opening to the Arab lands, the Turkmen families settled in Belen, and
the contributions of the people to the state at critical times are functional
in terms of the discipline idealized by the state in practice. The
fact that Muslim Turkmens were elected in these settlements created a dynamic platform in terms of topics such as a shared history myth,
patriotism, national honor, and common destiny in the transition to the
modern nation-state and nation-building.
Osmanlı’nın imparatorluğa uygun bir toplum oluşturma çabası, birçok farklı halkı Türk ve İslami nitelikler çerçevesinde örgütleyerek bağlantı noktaları yaratmıştır. Yönetici elitler ve bölge konjonktüründe, yükselen ve hakim değer Türklük ve İslam’dı. Osmanlılar on yedinci yüzyılın tartışmalı dönemlerinde Anadolu’da yerel halkla daha kurumsal ilişkiler kurdular. Gerek yönetsel gerekse eğitsel alanlarda bağlantılar kurarak bölge halklarının devlet kurumlarına katılımını artırmayı amaçladılar. Post klasik dönemde Osmanlılar bu bağlantıyı bazen yerel yöneticiler, bazen de eşkıyalık faaliyetlerine müdahale sonrası asayişin temini ile sağlama yoluna gitmiştir. Bu katılımlar sayesinde yerel halklar devlet kurumları ile eş güdümlü sosyal düşünce ve pratikleri içselleştirerek yönetici elitlerin norm ve değerleri ile ortak bir ilişki imkanı sağlanmış olacaktı. Bu bağlantıyı büyük oranda yerel elitler eliyle gerçekleştiren Osmanlılar, vergi toplama, askerlerin ihtiyacının karşılanması, özel görevlendirme ve kaçakların cezalandırılması gibi uygulamalarla sosyal disiplini sağlamış ve kendi örfüne bağlı kalmıştır. Bu bağlamda Meeker’in (2001) argümanlarından yola çıkarak Hatay-Belen ilçesinin -tarihi ve stratejik konuma sahip olmasının da getirisiyle- devlet ve toplum arasındaki güçlü bir etkileşim sahası olduğu söylenebilir. Tarihsel sosyolojik ve antropolojik bir bakış açısıyla bakıldığında modern devletin ulus yaratma projesine dayanak olarak belirli bir etnik grubu ve dini inancı kendine ideal model olarak seçmiş ve fakat bu seçme faaliyeti, milliyetçiliklerin ortaya çıktığı on dokuzuncu yüzyıl koşullarından çok öncesinde bünyesinde kültürel ve etnik süreklilikler taşımaktadır (Smith, 1986). Meeker, modern anlamıyla milletin ulus-devletin bir nedeni değil, bir inşası olduğu Gellnerci görüşünün Osmanlı örneğiyle tutarlı olduğunu savunmaktadır. Devlet Türkmenleri kritik noktalara transfer etmiş, bazı
yerlerde vergiden muaf tutmuş, millet sistemiyle İslam halklarını diğerlerine üstün hale getirmiş ve atadığı hocalar yoluyla da Sünniliği ana mezhep olarak tahkim etmiştir. Burada oluşan sosyal disiplin yerleşik hayata uygun görülmekteydi. Bir dağ geçidi olması ve Arap topraklarına açılan bir köprü olması nedeniyle Belen’de özellikle iskan edilen Türkmen aileler, inşa edilen külliye ve halkın da devlete kritik zamanlarda yaptığı katkılar, devletin pratikte idealize ettiği disiplin açısından fonksiyoneldir. Bu iskanlarda Müslüman Türkmenlerin seçilmiş olması, modern ulus-devlete geçişte ve ulus inşasında ortak bir tarih miti, vatan sevgisi, milli onur ve ortak kader birliği gibi başlıklar açısından dinamik bir düzlem yaratmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çevre ve Kültür |
Bölüm | Erdem |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
ERDEM Dergisi TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) İSAM, DAVET, AYK Dergi Dizini ve Academindex tarafından dizinlenmektedir.
ERDEM Journal is indexed by TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) ISAM, DAVET, AYK Journal Index and Academindex.