There have been some institutions that have deeply influenced the establishment
and development of states that have left deep traces in
world history. It is known that lodges played a vital role in the establishment
of the Ottoman Empire and especially in the rapid expansion
towards Rumelia. Lodges were usually established on a peak overlooking
a habitable basin or in a key area of an important trade or
connection route. Thus, the dervishes, who were described as silent
or wooden-sworded conquerors, became pioneers in the settlement of
the nomads and a light to the travelers who came and went. In addition
to these qualities, Sufi education was also continued in the lodges
under the leadership of a dervish or sheikh. For this reason, although
their sizes varied according to the region where they were established,
the lodges consisted of stables, kitchens, libraries, warehouses, cellars,
mills, sofas and rooms. They also had vineyards and gardens surrounding
the main structure where all these units were located. In this
case, the presence of officials such as cellars, warehousemen, millers,
cherag makers(kindle igniters), janitors, cooks and storekeepers in the
lodges was inevitable. All these units and their expenses arising from
the establishment purposes of the officials and the foundation were covered
from the local revenues thanks to the foundation system. Thus, a
self-sufficient religious, socio-cultural and economic unit emerged in
the imperial provinces, independent of the central treasury, and continued
for centuries.
In the XVIth century, the eastern border of the Ottoman Empire was
at the center of the Ottoman-Safavid conflict. The demographics of
the region generally consisted of the Turkmens, who centered the
lodges established on important passages and road routes, among the
non-Muslim population, and the Ekrad group. As a requirement of
their socio-cultural and religious policies, the Safavids made efforts
to establish and maintain lodges in the region. On the other hand, the
Ottomans also encouraged the acceptance of the ancient lodges remaining
in their borders expanding towards the East with their existing
exemptions and the establishment of new ones for the same purpose.
The contribution of lodges of both an agricultural unit and a sociocultural
and religious nature to the establishment of Ottoman administration
in the region cannot be denied. As a matter of fact, lodges
played a central role in the planning, formation and determination of
the settlement in the east. One of the most concrete examples of this is
the presence of lodges that have turned into villages in the region. The
examination of the sources belonging to the period and the region will
give us the opportunity to get to know the architects/founders of this
change and transformation much more closely. The lodges established
by the people who are likely to be the founders or by others referring
to them are important in this respect. So much so that some examples
have a well-established history and name stability dating from the
XVIth century to the XXth century. The main purpose of the study
is to reveal their locations, their founders, the demographics of their
raias, their agricultural and commercial potentials, and their resistance
or adaptation to the changing imperial conditions, especially from the
XVIth century to the XXth century.
Dünya tarihinde derin izler bırakan devletlerin kuruluş ve gelişmelerini
derinden etkileyen bazı müesseseler olmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu’nun kuruluş ve özellikle Rumeli’ye doğru hızlı bir
şekilde genişlemesinde zâviyelerin hayati bir rol oynadıkları bilinmektedir.
Zâviyeler genellikle iskâna müsait bir havzayı tepeden gören
bir zirvede veya önemli bir ticaret ya da bağlantı yolunun kilit
mıntıkasında kurulmuşlardır. Böylece sessiz veya tahta kılıçlı fatihler
olarak nitelendirilen dervişler, konargöçerlerin yerleşmelerine öncülük
etmiş, gelip giden yolculara ise ışık olmuşlardır. Bu vasıflarının
yanında zâviyelerde aynı zamanda bir derviş veya şeyh öncülüğünde
tasavvufî eğitim sürdürülmüştür. Bu nedenle kuruldukları mıntıkaya
göre büyüklükleri değişmekle birlikte zâviyeler ahır, mutfak, kütüphane,
ambar, kiler, değirmen, sofa ve odalardan oluşmaktaydı. Ayrıca
tüm bu birimlerin yer aldığı ana yapıyı çevreleyen bağ ve bahçeleri de
bulunmaktaydı. Bu durumda kilerci, ambarcı, değirmenci, çerağcı, kapıcı
ve aşçı gibi görevlilerin zâviyelerde varlığı kaçınılmaz olmuştur.
Tüm bu birimler ve görevliler ile kuruluş maksatlarından kaynaklanan
giderleri, vakıf sistemi sayesinde yereldeki gelirlerden karşılanmıştır.
Böylece imparatorluk taşrasında merkezî hazineden bağımsız bir
şekilde kendi kendine yeten dinî, sosyo-kültürel ve iktisadî bir ünite
ortaya çıkmış ve asırlar boyunca devam etmiştir.
XVI. yüzyılda Osmanlı’nın doğu sınırı Osmanlı-Safevî çekişmesinin
merkezinde yer almaktaydı. Bölge demografisi genel olarak gayrimüslim
nüfusun arasında temelleri çok daha eskilere dayanan önemli
geçit ve yol güzergâhlarında kurulmuş zâviyeleri merkeze almış Türkmenler
ile ekrad taifesinden oluşmaktaydı. Safevîler, sosyo-kültürel
ve dinî politikalarının gereği olarak bölgede zâviyelerin kurulması ve
devamı noktasında gayret göstermişlerdir. Buna karşılık Osmanlılar
da aynı maksatla Doğuya doğru genişleyen sınırlarında kalan kadim
zâviyeleri mevcut muafiyetleriyle kabul ve yenilerinin kurulmasını
teşvik etmişlerdir. Hem bir tarımsal ünite hem de sosyo-kültürel ve
dinî bir mahiyete malik zâviyelerin bölgede Osmanlı idaresinin tesisi
noktasındaki katkısı yadsınamaz. Nitekim zâviyeler, doğudaki
iskânın planlanması, oluşması ve kararlılığında merkezî rol oynamışlardır.
Bunun en somut örneklerinden biri bölgede köye dönüşmüş
zâviyelerin varlığıdır. Döneme ve bölgeye ait kaynakların tetkiki bu
değişim ve dönüşümün mimarlarını çok daha yakından tanımamıza
fırsat verecektir. Kurucu olmaları muhtemel kişiler veya onlara atfen
başkalarınca kurulmuş olan zâviyeler bu bakımdan önem arz etmektedir.
Öyle ki bazı örneklerinin XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla uzanan
oldukça köklü mazileri ve isim kararlılıkları bulunmaktadır. Bunların
bulundukları yerler, kurucuları, reâyasının demografisi, tarımsal ve
ticarî potansiyelleri ile özellikle XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla değişen
imparatorluk şartlarına direnç ya da uyumlarının ortaya konulması çalışmanın
temel gayesini oluşturmaktadır.
Zâviye kurucu zâviyedâr Muş Bitlis Van vakıf zâviye vakıfları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimari |
Bölüm | Erdem |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 85 |
ERDEM Dergisi TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) İSAM, DAVET, AYK Dergi Dizini ve Academindex tarafından dizinlenmektedir.
ERDEM Journal is indexed by TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) ISAM, DAVET, AYK Journal Index and Academindex.