İslam Devletinde Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Hz. Ali’nin halife olması gerektiğini savunan Şîiler ve mevcut halife silsilesine tabii kalan Sünniler arasında asırlarca süregelen mezhep kavgaları baş gösterdi. Bu süreçte Şîi kolunun en güçlü mezheplerinden biri olan İsmâilîler 909 yılına değin dikkate şayan olmayan bir yaşam sürdürdüler. 909 yılında Fatımi Devleti’nin kurulmasıyla birlikte Fatımilerin egemen olduğu bölgelerde İsmâilîlik açıktan yayılma gösterirken diğer bölgelerde gizlilik esaslarından taviz vermediler. İran Coğrafyasının Sünni akideye bağlı Selçukluların nüfuzu altına girmesiyle birlikte İran’daki İsmâilî ağı Isfahan merkezli yarı özerk bir yapı haline büründü. Bu dönemde İsmâilî davet ile tanışan Hasan Sabbah, Halife Müstansır’ı ziyaret etmek amacıyla Kahire’ye gitmiş ve orada Müstansır’ın oğlu Nizâr’ın müstakbel imamlığını savunmuştu. Halife Müstansır’ın ölümünün ardından Cemâlî ailesinin vasiliğinde Nizâr’ın değil Mustâ’lî’nin imametine tabii kalınmıştı. Bu çalışmada Mustâ’lî-Nizâri ayrılığını politik bir söylem haline dönüştürerek Kahire’den ayrılan ve müstakil bir otorite olmayı başaran Hasan Sabbah ve onun yeni daveti ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2023 |
Kabul Tarihi | 1 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |