It is accepted that the mystical aspect of the love, rather than physical, psychological and humane aspects, is the starting point of the classical poetry studies, generally. The poet express his mood, his love, by the help of certain metaphors, which are far from daily language and have been accepted for centuries, in order to reveal the real value of the meaning. Mevlana who had wisdom beyond all kinds of knowledge and became universal character, claimed that explaining something is as hard as clear of the sea by the help of a glass. It has an utmost importance that to discern the instruments as correct as to discern the aim in order to reach the purpose, in brief “for sea to reach up to ocean”, in this enduring way requests much of endeavor. The intelligence is not enough itself for human being to know the hidden treasure, Allah. In this context, Mevlana symbolize his love in Şems-i Tebrizi in order to reach out Allah, the virtual beloved one. According to Mevlana, to trance of divine love is identical to the drunkenness of vine. His chalice-full vine is, of course, vine of love. Intention of these words is dedication to Allah, absolute beloved one. In the present study, concrete presence of the vine, the chalice, the saki and Şems in the verses and deep abstract meaning of these symbols was discussed.
Aşk
kavramının fiziksel, psikolojik, beşeri yönünden ziyade mistik yönü klasik şiir
incelemelerinin genellikle esas çıkış noktalarından biri olarak kabul edilir.
Mananın hakiki değerinin ortaya çıkması için şair, içine düştüğü ruh durumunu
dolayısıyla aşkı günlük dilden uzaklaştırarak yüzyıllarca kabul görmüş,
gelenekselleşmiş belli metaforlar üzerinden anlatır. Bütün beşeriyete mal
olmuş, ilimlerin ötesinde bir ilme sahip olan Mevlânâ, söz açmanın denizi
bardakla boşaltmakla özdeş olduğunu söyler. Emek isteyen, bu çileli yolda
gayenin gerçekleşebilmesi, deryanın ummana kavuşması için vasıtaların hedef
kadar doğru seçilmiş olması son derece önemlidir.
Beşerin
“gizli hazine” Allah’ı tanıma adına aklı kullanması yetersiz kalır. Bu bağlamda
hakiki maşuk olan Allah’a ulaşmak için Mevlânâ, aşkını Şems-i Tebrizi’de
sembolleştirir. Mevlânâ’da ilâhi aşkla kendinden geçme, şarabın verdiği
sarhoşluğa özdeştir. Onun kadeh dolusu şarabı da şüphesiz aşk şarabıdır. Bütün
bunlardan maksat ise mutlak olan Allah’tır.
Bu
çalışmada Mevlânâ’nın rubâilerindeki şarap, kadeh, sâki ve Şems’in mısralardaki
varlıkları somuttan soyuta uzanan derin anlamları ile ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 22 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: ÖS-III |