Doğa, sanata her zaman konu olmuş muazzam bir kaynaktır. Mesele;
doğanın nasıl yorumlandığı ve çıkış noktasından ürüne ulaşıncaya kadar geçen
serüvende nasıl form bulduğudur. Değişik noktalardan birçok çalışmaya ilham kaynağı
olan doğanın, mimesis anlayışıyla form ya da esere doğrudan yansıması, klasik
dönem izleğimizdir.
Bu makalede, ele alınan konunun çerçevesinin çok geniş olması
nedeniyle, deneyim kavramının, sanat ve doğa ile ilişkili tanımlamalarına yer
verilmiştir. Doğanın, yaşam pratiği içinde ve deneyimler vasıtasıyla yer
almasını kolaylaştıran, biyomimesis ve sürdürülebilirlik kavramı üzerinde
durulmuştur. Doğanın temsilinde gözlem ve deneyim ana unsurdur. Kaynak olarak
kullanılan bu unsur, bilim-sanat, bilim insanı-sanatçı arasındaki mesafeyi
azaltmıştır. Bu mesafenin azalmasında sanat eseri ve sanatçının rolü John
Dewey’in yaklaşımıyla birlikte incelenmiştir.
Metnin içeriğinde, doğanın gözlenmesi sonucu oluşturulan seramik
tasarımların açıklanmasına da yer verilmiştir. Bu tasarımlar arı ve küçük
böceklerin yuva formlarından ilham almıştır. Doğa, deneyim ve Dewey’in felsefi
yaklaşımıyla kavram kısmı oluşturulan süreç, bu kavramlar ışığında üretilen
sanat eserleriyle tamamlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 29 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 24 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 12 Sayı: 1 |