Varlığı naslarla sabit olan cinler, akıl ve irade sahibi varlıklardır. Zâriyâtsûresinin 56. âyetinde cinleri ve insanları yalnızca kendisine kulluk etmeleri için yarattığını belirten Allah, En‘âmsûresinin 130. âyetinde de “Ey cin ve insan topluluğu; size, içinizden, âyetlerimi anlatan ve şu (korkunç haşr) gününüzün geleceğini haber verip sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?” buyurarak cin ve insin ilahi vahyin muhatabı olup ahirette hesaba çekileceklerini beyân etmektedir. İsrâsûresinin 95. âyetinde ise “Eğer yeryüzünde (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.” buyuran Allah, bu husustaki sünnetullah’a dikkat çekmiştir. Bu açık ilâhî beyana rağmen, yeryüzünde beşerin yaratılmasıyla birlikte,cinlerin dinde beşer elçilere tabi olduğunu belirten ve bunusadece Hz. Muhammed’ehas kılan iki görüş ortaya çıkmıştır. Bu görüşlerin şekillenmesinde Kur’ân’ın konuyla ilgili âyetlerinin etkisi büyüktür. Ahkâf ve Cin sûrelerinde, Hz. Peygamber’in Kur’ân okuyuşunu dinleyip ona iman eden bir grup cinin, kendi kavimlerine giderek onları da imana çağırdığı belirtilmektedir.Bu durum, sekaleyn’denher birine kendi cinsinden elçiler gönderildiğini ifade eden Kur’ânî naslar ile cinlerin dinde beşer elçilere tabi olduğunu belirten görüş arasında zahirî bir uyuşmazlığa yol açmaktadır. Zira beşerdenfarklı bir tür olan cinlerin, beşer fıtratı ve yaşamını merkeze alan Kur’ân’ın amelî hükümlerinin muhatabı kılınması, onların ontolojik açıdan beşerle özdeşleştirilmesi anlamına gelmektedir ki bunu naslarla bağdaştırmanın imkânı bulunmamaktadır. Öyleyse cinlerin beşer elçilere ya da Hz. Muhammed’e iman etmesi, bu husustaki yaygın söylemin aksine, insanın insan elçiye tabiiyetinden farklı bir anlam taşıyor olmalıdır. Çalışmamızın amacı bu farklılığı ortaya koymaktır.
Jinns, whose existence is established by the scriptures, are beings of intelligence and will. In the verses, Allah states that he created jinn and humans only to serve Him (al-Dhāriyāt, 56) and says, “O jinn and human community; Didn't there come to you prophets from among yourselves who told you about My signs and warned you that this (terrible resurrection) day would come?”(al-An‘ām, 130), declaring that jinn and human bot are responsible so they will be held accountable in the hereafter. In another verse Allah draws attention to the sunnahtullah (natural/social law) in this regard by saying,, “If there were angels residing on the earth (instead of people), we would certainly have sent down an angelic prophet from the sky to them.” (al-Isrā, 95). Despite this clear divine statement, with the creation of human beings on earth, two views have emerged, one held that the jinn are subordinate to human prophets in religion and the other exclusive this to the Prophet Muhammad. The Qur’ān's verses about jinn have a great role in shaping these views. In sūrahs al-Ahqāf, and Jinn, it is stated that a group of jinn, who listened to the Prophet's recitation of the Qur’ān and believed in him, went to their own people and called them to faith. An apparent inconsistency arises between the Qur’ānic verses, which state that prophets were sent to each of the thaqalayn from their own kind, and the view that jinn are subject to human prophets in religion. Because making jinn, who are a different species from human beings, the subject of the practical provisions of the Qur’ān, which focuses on human nature and life, means that they are ontologically identified with humans, which is inconsistent with the scriptures. So, contrary to the widespread discourse on this matter, fact that the faith of the jinns in Prophet Muhammad, must have a different meaning than the subordination of humans to human prophet. The aim of this study is to reveal this difference.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları, Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 28 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |