Değerli Eskiyeni Okurları,
Gelen yazıların çokluğu ve konunun önemi nedeniyle
sekülerlik dosyasına devam edeceğimizi geçen sayımızda dile getirmiştik.
Sekülerliğin tarihine genel olarak bakıldığında sorunun çok yönlü, çok katmanlı
boyutlar barındırdığı fark edilebilir. Her ne kadar kendi taraftarlarınca
sekülerlik, asli bir olgu olarak gösterilse de fıtrat dini ve ona dayalı dünya
görüşü bazında olaya bakılacak olursa hayatın bizzat kendisi, varlığı
itibariyle kutsal/tanrısal bir özellik barındırmaktadır ve dolayısıyla sekülerlik
asli değil arızi bir sorundur. Dindarların dünyaya düşkünlüğü şeklinde ortaya
çıkan dünyevileşme sorunu, sonra bütünüyle dinden soyutlanmak suretiyle dine
dışarıdan bakma ve dışlama boyutuna ulaşır. Sekülerlik dediğimiz bu evrede
insan, ürettiği sanal teleskoptan gerçekler dünyasına bakarken gerçek bir bakış
açısıyla baktığını ama gördüğü nesnelerin sanal olduğunu söylemeye başlar ki
hem antik hem de postmodern sekülerliğin katı izafiyetçi olması bir tesadüf
değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Yayıncıdan |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Eylül 2009 |
Gönderilme Tarihi | 15 Eylül 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Sayı: 14 |