Sokaklarda geziyor, gece karanlığında
gökyüzünü, yıldızları seyrediyordu. Başını sağa sola sallıyor, omuz silkiyor,
bir anlam veremiyordu. Eşi onu çok seviyordu, çocukları vardı ve ticaretle
uğraşmasından dolayı malı mülkü de yerindeydi. İçinde yaşadığı toplumun bütün
beklentilerine/erdemlerine sahip olmasına rağmen, yine de mutlu olmak adına
kendisinde bir eksiklik, bir noksanlık hissediyordu. Bu eksikliğini ve
noksanlığını gidermek, benliğine odaklanarak onu keşfetmek için kuş uçmaz,
kervan geçmez kayabaşlarındaki mağaraları kendisine mekân ediniyordu. İnsanın
yalnız başına kaldığında ürperdiği o yerlerde O, halinden memnundu. Sürekli
kendisini dinliyor, etrafına bakıyor ve yalnız iken anlamlar çıkarmaya
çalışıyordu. Gece karanlığı bastığında ise sanki kâinatta o yokmuş gibi bir
taşın altına sığınarak sabahı bekliyordu. O, kimse kendisinin farkında olmadan
her şeyi gözlemliyordu. Yoktu ve vardı. Yaş kırka varmıştı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Deneme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 14 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 37 |