Knowledge theory is a discipline that interacts between different disciplines and examines issues such as the source, nature, transfer and use of knowledge. Discussions about the nature and source of knowledge have increased the importance of knowledge theory along with technological developments and changes in the field of communication. This offers many interesting areas for future research. There are various views on the definition and approaches of knowledge. One of the scholars who put forward important opinions on this subject is Abū ‘Alī al-Yūsī (d. 1102/1691). Yūsī, who had important views on the definition and value of knowledge, lived in the 17th century and was a prominent Mālikī scholar of Morocca, well-versed in rational and natural sciences, and distinguished in theology, philosophy, logic, and methodology. Yūsī’s theory creates a comprehensive framework that transcends the boundaries of disciplines. This interdisciplinary approach promotes a holistic understanding of knowledge and encourages scientists from different fields to collaborate and contribute to the advancement of knowledge theory. According to him, the capacity to access and understand knowledge varies between man and other beings. The idea that man has limited knowledge and God has absolute knowledge is an important point in understanding the sources and the nature of knowledge. At the heart of Yūsī’s theory is the recognition of the multidimensionality of knowledge. It goes beyond a simplistic view that equates knowledge with mere awareness or understanding. Instead, he argues that knowledge encompasses cognitive processes, epistemological considerations, and broader metaphysical dimensions. According to Yūsī, knowledge comes from three sources: reason, revelation, and senses. According to him, reason alone is not sufficient to understand the complexity of existence. Therefore, it emphasizes the importance of revelation, which represents divine guidance and transcendent wisdom.
Revelation expands the scope of human knowledge by providing insights and truths beyond our limited reasoning abilities. Sensory experiences such as perception and observation also contribute to our understanding of the world. By interacting with the senses, we gain empirical knowledge and discover physical manifestations of reality. Yûsî’s theory underscores the need to integrate these different sources of knowledge. According to him, knowledge can be valuable in itself or serve another purpose. Yūsī’s theory underscores the need to integrate these different sources of knowledge. According to him, knowledge can be valuable in itself or serve another purpose. The division of knowledge into two categories: sciences for its own sake and sciences that serve another purpose, reveals the value and use of knowledge. In this perspective, it can be said that Yūsī’s theory of knowledge has a deep and versatile understanding within the tradition of Islamic thought. The six basic sciences and eight auxiliary sciences that stand out among Islamic sciences are a reflection of this understanding. Likewise, his theory of knowledge encourages in-depth studies in the relevant field by providing interaction between different disciplines and emphasizes the value of knowledge, showing that it plays an important role in human life. The study aims to provide a basis for studies on Yūsī’s other theological views, especially his theory of knowledge.
Kalam Yūsī Theory of Knowledge The Classification of Sciences Reason
Bilgi teorisi, farklı disiplinler arasında etkileşim halinde olan, bilginin kaynağı, doğası, aktarımı ve kullanımı gibi konuları inceleyen bir disiplindir. Bilginin doğası ve kaynağıyla ilgili tartışmalar, teknolojik gelişmelere bağlı iletişim alanındaki değişikliklerle birlikte bilgi teorisinin önemini arttırmıştır. Bu da gelecekteki araştırmalar için birçok ilgi çekici alan sunmaktadır. Bilginin tanımı ve değeri konusunda önemli görüşlere sahip olan Ebû Alî el-Yûsî (öl. 1102/1691), on yedinci asırda yaşamış, aklî ve naklî ilimlerde vâkıf, kelâm, felsefe, mantık ve usul ilimlerinde temayüz etmiş, Fâs’ın önde gelen büyük Mâlikî âlimlerindendir. Yûsî, bu konuları daha derinlemesine ele alarak farklı disiplinlere katkı sağlamıştır. O, bilgiyi anlam, anlayış veya bilincin bir ürünü olmaktan daha kapsamlı bir şekilde ele alır. Ona göre bilgi teorisi felsefe, iletişim, bilişim, dilbilim gibi birçok alanla etkileşim halindedir. Yûsî’nin bilgi teorisi disiplinlerin sınırlarını aşan kapsamlı bir çerçeve oluşturduğundan disiplinler arası yaklaşım, bütünsel bir bilgi anlayışını teşvik eder ve farklı alanlardan bilim adamlarını iş birliği yapmaya sevk eder. Ona göre bilgiyi elde etmek ve yorumlama yeteneği insanlar ve diğer varlık türleri arasında değişiklik arz eder. İnsanın sınırlı, Allah’ın mutlak bilgiye sahip olduğu düşüncesi, bilgi kaynaklarının ve bilginin doğasının anlaşılması açısından önemlidir. Yûsî açısından bilgi teorisinin merkezinde bilginin çok boyutluluğunun tanınması yer alır. Ona göre bilgi salt bir farkındalığın ötesinde bilişsel süreçleri, epistemolojik değerlendirmeleri ve daha geniş metafizik boyutları olan karmaşık bir konudur. Yûsî’ye göre bilgi akıl, vahiy ve duyusal deneyimler olmak üzere üç kaynaktan elde edilir. Ona göre varoluşun karmaşıklığını anlamak için akıl tek başına yeterli değildir. Dolayısıyla ilahi rehberliği ve aşkın bilgeliği temsil eden vahyin önemini vurgulamaktadır. Vahiy, sınırlı muhakeme yeteneklerimizin ötesinde içgörüler ve hakikatler sağlayarak insan bilgisinin kapsamını genişletir. Algı ve gözlem gibi duyusal deneyimler de dünyayı anlamamıza katkıda bulunur. Duyularla etkileşime geçerek ampirik bilgi kazanırız ve gerçekliğin fiziksel tezahürlerini keşfederiz. Yûsî’nin teorisi bu farklı bilgi kaynaklarını bütünleştirme ihtiyacının altını çizmektedir. Ona göre bilgi kendi başına değerli olabileceği gibi başka bir amaca da hizmet edebilir. Bilginin kendisi için olan ilimler ile başka bir amaca hizmet eden ilimler olarak iki kategoriye ayrılması, bilginin değerini ve kullanımını ortaya koymaktadır. Bu perspektifte Yûsî’nin bilgi nazariyesinin İslam düşünce geleneği içinde derin ve çok yönlü bir anlayışa sahip olduğu söylenebilir. İslâmî ilimler içinde öne çıkan altı temel ilim ve sekiz yardımcı ilim, bu anlayışın bir yansımasıdır. Aynı şekilde onun bilgi teorisi, farklı disiplinler arasında etkileşim sağlayarak ilgili alanda derinlemesine çalışmalar yapılmasını teşvik etmekte ve bilginin değerini vurgulayarak insanın hayatında önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Çalışma, Yûsî’nin bilgi teorisi başta olmak üzere sâir kelâmî görüşlerine yönelik çalışmalara bir zemin hazırlamayı hedeflemektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 3 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 53 |