While the concepts of zat/self, shu'ūr/consciousness, and al-shuʿūr bi-l-dhāt/self-consciousness have come to the fore more in connection with the concept of mind in modern studies in the field of philosophy of mind particularly in light of neuro-biology and neuro-physiology, these concepts have a long history of usage in both Islamic and Western thought, dating back to the earliest periods. In his thought experiment, the Flying Man theorem, Avicenna (c. 980–1037 CE), one of the most influential philosophers of Islamic thought, addressed the relationship between the soul and the body, the essence of the soul, the question of whether the soul has a separate and independent existence from the body, and the nature of consciousness. In his theory, which he discusses with partial differences in different works, Avicenna, initially posited that the soul has a separate and distinct existence from the body and that the soul has an immaterial essence. In the second stage, offered an indirect explanation of the existence of a single essence, namely the dhāt which prioritizes the functions of the different faculties of the immaterial, separate, and distinct realities of the soul and uniting these functions with the consciousness of 'I'. Nevertheless, there have been numerous interpretations of the objective that Avicenna sought to establish with his theory. While some have argued that he dealt with the essence and existence of the soul in his theory, others have argued that he also grounded the self-consciousness of the soul in addition to this. In this study, Avicenna's theory of the flying man, will be discussed, and the main purpose of the theory will be revealed depending on the explanation of the theory. Then, it will be explained what he means by the soul being in the consciousness of its own dhāt. Avicenna's distinction between the consciousness of the self (al-shu'ūr bi-zāt) and the consciousness of consciousness (al-shu'ūr bi al-shu'ūr) will be evaluated. As a result, it will be justified that although Avicenna's theorizing primarily deals with the soul as having an immaterial essence, separate and distinct from the body, at a secondary level he also aims to prove that the soul is conscious of its own essence.
Philosophy of Religion Avicenna Flying Man Theory Soul Self Consciousness
Modern dönemde zihin felsefesi alanında, nöro-biyoloji ve nöro-fizyolojinin verilerine bağlı olarak yapılan çalışmalarda, zihin kavramıyla bağlantılı olarak zât/benlik, şu‘ûr/bilinç ve benlik bilinci/kendilik bilinci kavramları daha fazla ön plana çıkmış olsa da erken dönemden itibaren gerek İslam gerekse Batı düşüncesinde bu kavramlar kullanılmıştır. İslam düşüncesinin önemli filozoflarından İbn Sînâ, nefsin bedenden ayrı ve farklı bir mevcudiyete sahip olduğuna dair geliştirdiği düşünce deneyi Uçan Adam nazariyesinde, nefs-beden ilişkisi, nefsin mâhiyeti, nefsin bedenden farklı ve bağımsız bir varlığa sahip olup olmadığı, nefsin bilince sahip olup olmadığı ve nefsin kendilik bilincini nasıl ve ne zaman kazandığını ele almıştır. Farklı eserlerinde kısmi farklılıklarla ele aldığı nazariyesinde İbn Sînâ ilk aşamada, nefsin bedenden ayrı ve farklı bir mevcudiyeti ve nefsin gayri maddi bir mâhiyete sahip olduğunu temellendirmiştir. İkinci aşamada ise gayri maddi, ayrık ve farklı gerçekliğe sahip olan nefsin farklı melekelerin işlevlerini önceleyen ve bu işlevleri ‘ben’ bilinciyle birleştiren tek bir özün yani zâtın varlığını dolaylı şekilde izah etmiştir. Bununla birlikte İbn Sînâ’nın nazariyesinde asıl neyi temellendirmeyi amaçladığına dair farklı yorumlar yapılmıştır. Kimi nazariyede nefsin mâhiyeti ve gerçekliğini ele aldığını savunurken kimi de buna ek olarak nefsin kendilik bilincini de temellendirdiğini savunmuştur. Bu çalışmada, İbn Sînâ’nın düşünsel deney olarak geliştirdiği uçan adam nazariyesi ele alınacaktır, nazariyenin izahına bağlı olarak nazariyenin temel amacının ne olduğu ortaya konacaktır. Daha sonra nefsin kendi zâtının şu‘urunda/bilincinde olmasından kastının ne olduğu izah edilecektir. İbn Sînâ’nın şu‘ura ilişkin yaptığı kendilik bilinci (eş-şu‘ûr bi-zât) ile bilincin bilinci (eş-şu‘ûru bi’ş-şu‘ûr) ayırımı değerlendirilecektir. Sonuç olarak da her ne kadar İbn Sînâ nazariyede öncelikli olarak nefsin bedenden ayrı ve farklı gayri maddi bir mâhiyete sahip olduğunu ele almış olsa da ikincil düzeyde nefsin kendi zâtının bilincinde olduğunu da kanıtlamayı amaçladığı temellendirilecektir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din Felsefesi, İslam Felsefesi, Türk İslam Felsefesi |
Bölüm | Çeviri |
Yazarlar | |
Çevirmenler | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 55 |