In Islamic law, a person who is lost and whose whereabouts is unknown and who has no information about whether he is dead or alive is called mefkûd. There is a disagreement among the sects as to which kind of property the alimony should be paid to the wife, parents and children of the mefkûd. According to Hanafis, their alimony is covered from their other goods, other than movable or immovable goods, which are within the scope of uruz (commercial goods), which do not risk damage or destruction. According to other sects, their alimony is paid from all kinds of property of the mefkûd. On the subject of the alimony of their relatives, the other three sects, except Hanbalis, share the same view and are of the opinion that their alimony cannot be obtained from the property of the mefkûd. This study, has been handled based on on the Ottoman Period fatwas and court decisions. It is accepted that Islamic Law was applied in the Ottoman Period and in this context, the Hanafi sect was adopted as the official sect. As a result of the study, it will be possible to determine whether Islamic law (Hanafi views) was applied in the Ottoman Period, especially in terms of alimony obligations.
İslâm hukukunda, kaybolup nerede olduğu bilinmeyen ve ölü mü diri mi olduğuna dair hakkında bilgi bulunmayan kişiye mefkûd denilir. Mefkûdun eşi, anne-baba ve çocuklarına ödemesi gereken nafakanın onun hangi tür mallarından karşılanacağı noktasında mezhepler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Hanefîlere göre onların nafakası zarara uğrama veya yıkılma tehlikesi olmayan urûz (ticaret malı) kapsamına giren menkul veya gayrimenkul malları dışındaki diğer mallarından karşılanır. Diğer mezheplere göre ise onların nafakası mefkûdun her türlü malından karşılanır. Civar hısımları nafakası konusunda ise Hanbelîler dışındaki diğer üç mezhep mefkûdu n mallarından onların nafakasının sağlanamayacağı görüşündedirler. Bu çalışma Osmanlı Dönemi fetvalarından ve mahkeme kararlarından hareketle ele alınmıştır. Osmanlı Dönemi’nde İslam hukukunun tatbik edildiği ve bu bağlamda Hanefî mezhebinin resmi mezhep olarak benimsendiği kabul edilmektedir. Çalışmanın sonucunda mefkûdun nafaka yükümlülüğü özelinde Osmanlı Dönemi’nde İslam hukukunun (Hanefî görüşleri) tatbik edilip edilmediğini tespit etmek mümkün olabilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Haziran 2022 |
Kabul Tarihi | 24 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ESOGUIFD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.