Bu makalede Endülüs nevâzil edebiyatının önemli kaynaklarından birisi olan Īsâ b. Sehl (ö.486/1093)’in evler ve camilere münhasır fetvalarının yer aldığı “Vesâik fî şuûni’l-umrân fi’l-Endelüs el-mesâcid ve’d-dûr” isimli eserinin değerlendirilmesine yer verilmektedir. Eserin daha önce Doğu’da ve Batı’da çeşitli akademik çalışmalara konu edilmesine rağmen Türk bilim camiasında yer verilmemiş olması çalışmamızın ana sebebini ve özgünlüğünü oluşturmaktadır. Zira, Mâlikî mezhebinde önemli bir tür teşkil eden nevâzil literatürüne önemli katkılar sağlayan ve sonraki dönemde aralarında İbn Rüşd ile Venşerîsî’nin de bulunduğu âlimleri etkileyen bir fakihin ve eserlerinin tanıtılması gerekir. İbn Sehl’in kadılık görevindeki tecrübesi, eserinde mahkeme kayıtlarına yer vermesi, bu kayıtların gerçek olaylara dayanması hasebiyle fıkhî açıdan önemini artırmaktadır. İbn Sehl’in diğer eserlerine nazaran bu eserin incelenmek üzere seçilme sebebi ise, evler ve camiler hakkında dönemin sorun ve problemlerini anlama merakıdır. Nitekim İslâm imar hukukunun şekillenmesinde evler, camiler, kamu alanlarına dair verilen fetvâların önemi büyüktür. Bu eserin incelenmesi ile İslâm imar hukukundaki temel ilkelerin hangi kıstaslara göre belirlendiği anlaşılmış olacaktır. Özellikle Endülüs bölgesinde Mâlikî mezhebi birikiminin İslâm medeniyetini oluşturmadaki önemi malumdur. Bu çalışma ile Endülüs toplumunun günlük hayatta yaşadığı evler ve mescidler özelindeki sorunlarının aydınlatılması ile İslâm hukuk tarihine de mütevazı bir katkı yapılması hedeflenmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi metodu uygulanmıştır. Bu bağlamda nevâzil literatürüne ait temel kaynaklar ile Īsâ b. Sehl’in eserleri mukayeseli bir şekilde ele alınarak, elde edilen görüşler ve bulgular metin analizi yöntemi ile tahlil edilmiştir. Bu amaçla incelenen eserde, irtifâk haklarına dayanan bazı mülkiyet problemlerine yer verildiği gözlenmiştir. Ele alınan sorunların cami/mescid, çarşı, dükkanlar, yollar gibi ortak alanlar ile komşuluktan kaynaklanan sorunlar şeklinde özetlenmesi mümkündür. Camiye ilişkin daha çok ibadet mekanlarına ağaç dikilip dikilemeyeceği, Cuma vakti camide oturmaya izin verilip verilemeyeceği, çocukların camiye alınıp alınamayacağı, cami duvarlarının ve kapılarının genişletilmesi gibi sorunlar ve cevapları yer almaktadır. Bunun yanında çarşılarda namaz kılınması, fırın denetimi gibi ihtisab kontrolündeki durumlar, ortak duvar mülkiyetine dayanan sorunlar, ev üzerindeki çatı, tavan, duvar tasarrufları ve su tahliyesi gibi konulara yer verilmiştir. Yargıya başvuru konusu edilen anlaşmazlıkların daha ziyade bireylerin mülkiyet ihlâli yaşadığı durumlar olduğu tespit edilmiştir. Sorunlara verilen fetvâ ve hükümlerde esas alınanın ise İslâm hukukunda küllî kaide haline dönüşmüş olan “zarar vermeme ve zarara zararla karşılık vermeme” ilkesi olduğu görülmektedir. Çalışmada İslâm ile kentsel yaşamın iç içe geçmiş olduğu ve kentsel düzenlemelerin İslâm hukukuna göre yapıldığı kanaatine varılmıştır. Araştırmadan çıkarılan bir diğer sonuç dönemin yargı mekanizması unsurlarından kadıların karar verme sürecinde şahit, kanıt (delil) ve yerinde gözlem gibi yöntemlere başvurmuş olduğudur. Çalışma ayrıca, İslâm toplumunda cami, mescid gibi dini mekanların saygınlığının ve kutsallığının korunmasının birincil öneme sahip olduğunu da teyit etmektedir. Eserde yer alan sorunlar, İslâm hukukunda komşuluk ilişkileri ve mülkiyet hakları konusunda önemli veriler sunmakta, komşular arasındaki hak ve sorumlulukların dengelenmesi ile toplumsal düzen ve huzurun sağlanmasının önemine işaret etmektedir. Çalışma ayrıca İslâm hukukunda inşa hakkının sınırları ile bireysel ve toplumsal adalet arasındaki dengenin oluşturulmasına yönelik temel prensipleri belirlemektedir. Kültürel ve mikro-tarih incelemesi yapan, İslam hukukunda teorinin pratikle uyumuna işaret eden çalışma, fıkhın toplumla olan sıkı irtibatını göstermesi bakımından önem taşımaktadır. İleride yapılacak başka araştırmalar ile Īsâ b. Sehl’in diğer eserlerinde yer alan mahkeme kayıtlarına geçen sorunların tahlilleri yapıldığında Endülüs toplumunun hicrî beşinci asırdaki kültürel ve sosyal tarihine ışık tutulacağı muhakkaktır.
Bu çalışma, etik kurul izni gerektirmeyen nitelikte olup kullanılan veriler literatür taraması/yayınlanmış kaynaklar üzerinden elde edilmiştir. Çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur.
Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır.
Bu makale, TÜBİTAK 2219 Yurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı kapsamında Escuela de Estudies Árabes’te (CSIC) yürüttüğüm 1059B192301955 no’lu araştırma projesi sırasında üretilmiştir. Desteklerinden ötürü her iki kuruma da teşekkür ederim.
This article evaluates Wathāīq fī shuūn al-umrān fī al-Andalus: al-Masājīd wa-l-dūr by Īsâ b. Sahl (d.486/1093), one of the most important sources of Andalusian nawāzil literature, which contains fatwās specifically addressing houses and mosques. While the work has been the subject of various academic studies in the East and the West, it has yet to receive attention within the Turkish scholarly community. This gap constitutes the main motivation and originality of the present study. It is essential to introduce a scholar and his works who made significant contributions to the nawāzil literature, an important genre in the Mālikī madhhab, and who influenced later scholars such as Ibn Rushd and Wansharīsī. Ibn Sahl's experience as a qāḍī, his inclusion of court records in his work, and the basis of these records on real-life events increase the jurisprudential significance of his writings. This particular work was chosen for analysis over his other writings due to the desire to understand the issues and challenges of the period concerning houses and mosques. Fatwās regarding the houses, mosques, and public spaces are crucial in shaping Islamic zoning law, and examining this work will reveal the criteria upon which the fundamental principles of this law were established. The importance of the Mālikī tradition in shaping Islamic civilization, particularly in the Andalusian region, is widely acknowledged. Therefore, this study aims to make a modest contribution to the history of Islamic law by shedding light on the daily issues of the Andalusian society, particularly those related to houses and masjīds. The study employs the document analysis method, a qualitative research approach. Foundational sources of the nawāzil literature and Īsâ b. Sahl’s works were examined comparatively, and the insights and findings were analyzed using textual analysis methods. The analysis revealed that certain property disputes based on easement rights are addressed in the work. These disputes can be broadly categorized as arising from shared spaces, including mosques, bazaars, shops, roads, and neighborhood interactions. Regarding mosques, specific issues include whether trees may be planted in places of worship, whether individuals may remain in mosques during Friday prayers, whether children may enter mosques, and matters related to the expansion of mosque walls and doors. Additionally, the text covers issues such as performing prayers in bazaars, the oversight of bakeries, matters under ihtisab control, disputes over shared wall ownership, alterations to roofs and ceilings, and water drainage rights. The analysis found that most of the disputes brought to court were related to property rights violations. The principle of “avoiding harm and not reciprocating harm with harm”, a universal maxim in Islamic law, underpins the fatwās and judgments provided in these cases. The study concludes that Islam and urban life were deeply intertwined, with urban regulations being guided by Islamic law. Another significant conclusion is that the qāḍīs of the period utilized methods such as witness testimonies, evidence, and on-site inspections in their decision-making process. The study also confirms the primary importance of preserving the dignity and sanctity of religious spaces like mosques and masjīds in Islamic society. The issues presented in the work offer valuable insights into neighborly relations and property rights in Islamic law, highlighting the need to balance rights and responsibilities between neighbors to ensure social order and harmony. The study further identifies the limits of construction rights in Islamic law and the foundational principles of balancing individual and communal justice. By examining cultural and micro-historical contexts, the study highlights the alignment of theory and practice in Islamic law, emphasizing the strong connection between fiqh and society. Future research focusing on the court records in Īsâ b. Sahl's other works will undoubtedly illuminate the cultural and social history of Andalusian society in the fifth century.
This study does not require ethics committee approval, as the data used were obtained from literature review/published sources. It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
The author acknowledges that she received no external funding in support of this research.
This article was produced during my research project no. 1059B192301955, carried out at the Escuela de Estudios Árabes (CSIC) as part of the TÜBİTAK 2219 International Postdoctoral Research Fellowship Program. I would like to thank both institutions for their support.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Şubat 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 1 |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ESOGUIFD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.