Fiziksel baskı kadar etkili olan psikolojik baskıyı anlatan stresten uzaklaşmak için yapılan tüm mücadeleler “başa çıkma” olarak isimlendirilmektedir. Stresin anlamlandırılmasından başa çıkma sürecine ve sonuçlarının kabullenilmesine değin etkili olan bireysel özelliklerden biri de kişinin başa çıkma sürecinde din ve maneviyatına karşı takındığı tutumdur. Bu tutum kimi zaman olumlu kimi zaman ise olumsuz olmakta ve “dini başa çıkma (DBÇ)” olarak adlandırılmaktadır. Stres kişiyi örseleyici olduğu durumda travma ismini alır. Travma sonrası stres ise kimi zaman birebir yaşanan kimi zaman tanık olunan veya öğrenilen, hoş olmayan detayların zihinde tekrarlanması ile zamansız yoğun stres döngülerin yaşanması olarak karakterizedir. Yapılan araştırmalara göre travmatik bir durumdan her birey farklı şekilde etkilenmektedir. Kimine yalnızca stresli bir durum olan diğerine ömür boyu unutamayacağı travmatik bir yaşantı olabilir. Ayrıca her iki kişi için de travma olsa bile kimi insanlar yoğun Travma Sonrası Stres Bozukluğu semptomları gösterirken kimi insanlar yaşadıkları bu travmadan ders çıkarma girişiminde bulunabilirler. İnsanların travmadan sonra geçmiş yaşantılarını yorumlamaları, gelecek hayatlarını şekillendirmeleri ve şu anki yaşantılarını daha pozitif yönde gerçekleştirmeleri “Travma Sonrası Büyüme (TSB)” olarak isimlendirilmiştir. Bu çalışmada Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihindeki depremi yaşayan üniversite öğrencilerinin dini başa çıkma tarzlarına göre travma sonrası büyüme düzeyleri incelenmiştir. Çalışmada nicel araştırma yapılmış olup 318 katılımcıya anket uygulaması yapılmıştır. Kağan ve arkadaşlarının (2012) Türkçeye uyarladıkları Travma Sonrası Büyüme Envanteri ile Ekşi ve Sayın (2016) tarafından Türkçeye uyarlanan “Dini Başa Çıkma Ölçeği” kullanılmıştır. Hitit Üniversitesi öğrencisi olup 6 Şubat 2023 tarihinde afet bölgesi ilan edilen illerin herhangi birinde depremi yaşamış olan kişiler katılımcı olarak belirlenmiştir. Neticede ise depremin hissedilme merkezlerine göre iller arasında yorumlama yapılmıştır. Cinsiyet, yaş değişkenlerinin yanı sıra deprem nedeni ile fiziksel ya da psikolojik sağlık sorunu yaşama durumları da analizlerle beraber yorumlanmıştır. İstatistiki olarak katılımcıların en sık başvurdukları dini başa çıkma tarzlarına göre travma sonrası büyüme düzeyleri arasındaki farka bakılmıştır. Neticede; 18-25 yaş aralığında olan katılımcıların olumlu dini başa çıkma düzeyi 26-30 yaş ve 30 üzeri yaşta bulunan katılımcılardan anlamlı düzeyde yüksektir. Deprem sebebi ile fiziksel sağlık sorunu yaşamış olan katılımcıların olumlu dini başa çıkma oranı deprem nedeni ile fiziksel herhangi bir tanı almamış olanlara nazaran fazla bulunmuştur. Kadın katılımcıların genel olarak travma sonrası büyüme düzeyi erkek katılımcılardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Ek olarak kadın katılımcıların travma sonrası büyüme çeşitlerinden bireysel algıda değişim düzeyi erkek katılımcılardan anlamlı düzeyde fazladır. Literatürde yer alan birçok çalışma neticesinin aksine 26-30 yaş ve 30 yaş üzeri katılımcıların yaşam felsefesinde değişim oranları 18-25 yaş diliminde olan katılımcılara nazaran yüksek bulunmuştur. Olumlu dini başa çıkmayı kullanan katılımcıların travma sonrası büyüme düzeyi olumsuz dini başa çıkmayı kullananlara kıyasla yüksektir. Ayrıca olumlu dini başa çıkma stratejilerine sıklıkla başvuran bireylerin travma sonrası büyümenin alt faktörlerinden olan bireysel algıda değişim düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Din Psikolojisi Travma Sonrası Büyüme Başa Çıkma Dini Başa Çıkma Deprem
Bu çalışmada kullanılan veriler, Hitit Üniversitesi Girişimsel Olmayan Etik Kurulu tarafından 07.10.2024 tarih ve 2024/266 sayılı kararı ile onaylanmış etik kurul izni kapsamında toplanmıştır. Çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur.
Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır.
Psychological pressure, as impactful as physical pressure, encompasses all efforts made to alleviate stress, referred to as “coping”. One of the individual characteristics influencing the process from interpreting stress to coping with it and accepting its outcomes is a person’s attitude toward religion and spirituality during the coping process. This attitude can be either positive or negative and is termed “religious coping (RC)”. Stress, when it becomes overwhelming, transitions into trauma. Post-traumatic stress is characterized by intrusive and recurring cycles of intense stress triggered by unpleasant memories, whether directly experienced, witnessed or learned secondhand. Research indicates that individuals respond differently to traumatic events. What might be a mere stressful situation for one individual could be a lifelong traumatic experience for another. Furthermore, even among those who experience trauma, some may exhibit severe symptoms of Post-Traumatic Stress Disorder, while others may engage in reflective efforts to derive lessons from their experiences. This process of reevaluating past experiences, shaping their future life paths, and adopting a more positive perspective on the present is referred to as “Post-Traumatic Growth (PTG)”. This study examines the post-traumatic growth levels of university students in Türkiye who experienced the February 6, 2023, earthquake, based on their religious coping styles. Utilizing quantitative research design, surveys were administered to 318 participants. Data collection instruments included the Turkish adaptation of the Post-Traumatic Growth Inventory (Kağan et al., 2012) and the Religious Coping Scale (Ekşi & Sayın, 2016). Participants were selected from among Hitit University students who experienced the earthquake in one of the provinces designated as disaster areas on February 6, 2023. Comparisons were made between provinces based on their proximity to the earthquake epicenter. Variables such as gender, age, and the presence of physical or psychological health issues due to the earthquake were analyzed. The study examined statistical differences in post-traumatic growth levels among participants based on their most frequently used religious coping styles. Key findings include: Participants aged 18-25 demonstrated significantly higher levels of positive religious coping compared to those aged 26-30 and over 30. Participants with physical health issues due to the earthquake exhibited higher levels of positive religious coping compared to those without such health issues. Female participants reported significantly higher levels of post-traumatic growth compared to male participants. Additionally, females showed significantly greater changes in personal perception, a subdimension of post-traumatic growth, than males. Contrary to many findings in the literature, participants aged 26-30 and over 30 demonstrated higher levels of change in life philosophy compared to those aged 18-25. Participants who employed positive religious coping exhibited higher levels of post-traumatic growth compared to those using negative religious coping. Moreover, individuals frequently employing positive religious coping strategies reported significantly greater changes in personal perception, a subdimension of post-traumatic growth.
Psychology of Religion Post Traumatic Growth Coping Religious Coping Earthquake
The data used in this study were collected under ethics committee approval granted by Hitit University Non-Iterventional Ethics Committee, dated 07.10.2024, with decision number 2024/266. It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
The author acknowledge that they received no external funding in support of this research.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Psikolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 30 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 5 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 1 |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ESOGUIFD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.