Zirai ekonomi Osmanlı ekonomisinin temel yapısını oluşturuyordu. Tımar sistemi ise zirai ekonominin
dolayısıyla Osmanlı ekonomisinin temelidir. Bu sistem sayesinde teknolojiye ayak uydurmamasına rağmen ülkedeki
yüksek tarımsal üretim için gerekli ortam sağlanmıştı. Tarımsal arazide devlet mülkiyeti(rekabe) esas kabul edilirdi.
Önceden tespit edilmiş optimum toprak büyüklüklerinin bozulmamasına dikkat edilirdi. Üreticinin(Reayanın)
tasarrufundaki arazi geçim kaynağını rahatlıkla sağlayacak kadardı.
Osmanlının son döneminde merkezi otoritenin bozulmasıyla birlikte mahalli güçler tarım kesimi üzerinde
etkili olmaya başlamış ve büyük mülk sahipliği ortaya çıkmıştır.
M.Kemal Atatürk’ün en büyük özlemlerinden biri Osmanlı’dan devralınan bu dengesizliğin değiştirilmesiydi.
Yapılan çalışmalarda kısmen başarı sağlanmışsa da istenen sonuca varılamamıştır.
Yasalardaki boşluklar ve büyük mülk sahiplerinin politik kararları etkileyecek gücü ellerinde bulundurmaları,
bu yapının değişmesini engellemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2005 |
Gönderilme Tarihi | 10 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 4 Sayı: 13 |
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
ESBD Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiştir. Marka No:2011/119849.